30 Mayıs 2013

100 Soruda Gerçek Gıda

Gıdalar konusunda kavram karmaşasını giderecek, ne yesek bize faydalı olura cevap verecek güzel bir kaynak hazırlamış National Geographic Türkiye. Tıklayın, okuyun, okutun, paylaşın, bilinçlenin:

DEVAMINI OKU

28 Mayıs 2013

Ankara EKOLOJİK TOPLUM ve YAŞAM GÜNLERİ









Mahallemizi Ekolojik Olarak Şekillendirelim

Emet Değirmenci ile

ANKARA EKOLOJİK TOPLUM VE YAŞAM GÜNLERİ
5-9 Haziran 2013

"Küresel iklim değişiminin etkileri (kuraklık, sel felaketleri, yoksulluk vb.) gittikçe artarken yalnızca ekolojik krizin derinleşmesine değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik krizin de arttığına tanık oluyoruz. Bu 5 GUNLUK UYGULAMALI yoğunlaştırılmış ekolojik yaşam tasarımı (permakültür) eğitimiyle yaşadığımız ekosistemi onarırken onun parçası olmayı, yerel (merkezi olmayan insani boyutta) teknolojilerle kendimize yeterli olmanın ve toplumsal dayanışmayı artırmanın ipuçlarını yakalayacaksınız."

 

Sunum ve atölye çalışmaları: Emet Değirmenci,
Yücel Çağlar, Fikret Başkaya, Ali Gökmen, Özgürkalp, Gözde Cüce, N. Nihan Parlak, Nihal Poyraz ve Ceyhan Temürcü, Keziban ve Hüseyin Genç.

NE ZAMAN:
5-9 Haziran 2013, çarşamba-pazar
NEREDE:
ilk dört gün: Ankara - Çiğdemim Derneği Mahalle Bostanı ve Kültür Evi;
beşinci gün: Üç Elma Doğal Tarım Çiftliği - Çankırı
KAYIT: ÇİĞDEMİM Eğitim, Çevre ve Dayanışma Derneği: (312) 285 20 47, 530 660 95 83. dernek@cigdemim.org.tr, Gözde CÜCE: bosnali@gmail.com, Nihal POYRAZ TEMÜRCÜ: nihalpt@gmail.com


===============================

Birlikte Neler Öğrenecek ve Uygulayacağız:

1. gün (5 haziran, çarşamba): Ekosistemle Uyumlu Yaşamak
Ekosistem nedir ve ekolojik yaşam neyi gerektirir?
Ekolojik yaşam tasarlamak ne demek?
Toplu yerlesimlerde ekolojik planlama (N. Nihan Parlak)
Kendini yenileyen yaşamın tamamlayıcı dört boyutu (Gözde Cüce)
Çiğdemim'de toprak fırın ve banket yapımı: Taş temel.

2. gün (6 haziran perşembe): Ağaçlar
Ekolojik yaşamda ağaçlar yaşamımızın neresinde duruyor?
Orman ekosistemlerini tanıma (Yücel Çağlar)
Gıda ormanı nedir, nasıl yaratılır?
Orman tarımı (agroforestry) nedir?
Çiğdemim'de toprak fırın ve banket yapımı: Kum kubbe üstüne katlar.

3. gün (7 haziran cuma): Ekolojik Yapıların Genel Tanıtımı ve UYGULAMA
Çiğdemim de toprak fırın ve banket yapımı: Dekorasyon ve kutlama

4. gün (8 haziran cumartesi): Toplum ve Ekonomi
Kalkınma değil yetinme ekonomisi (Fikret Başkaya)
Kırsal ve kentsel alanda yiyecek, su ve atık yönetimi
Toplum destekli tarım (Ali Gökmen, Ceyhan Temürcü)

Üç Elma Doğal Tarım Çiftliği’ne Hareket (http://www.ucelmadogaltarim.com/)
Doğal tarım felsefesi nedir, nasıl işler? (Hüseyin ve Keziban Genç)
Fukuoka tarımı ve Üç Elma çiftliği uygulamaları

5. gün (9 haziran pazar): Doğal Tarım ve Doğal Yaşam Deneyimi

Tohum topları yapımı-havuç, turp, kırmızı pancar, mısır, fasulye, yer elması ve ay çiçeği ekimleri, Yerel üzüm bağında çapalama, dipten budama, kütüklerin bakımı, Arpa unundan mayasız Hitit ekmeği yapımı- Yerel üveyik buğdayı ve ununu tanıma, Kerpiç atölyesi, Doğa gözlemi, Doğal çocuk gelişimi: Anne-baba ve adaylarına kendilerini eğitme bilgileri (Özgürkalp), Çocuklarla oyunlar (Nihal Poyraz Temürcü)


DEVAMINI OKU

24 Mayıs 2013

Hediye Veriyorum

# 
Sevgili Dostlar,
Blog yazmaya başladığım Ağustos 2009'dan beri  sadece benden ve bizden haberler paylaşıyorum.
Promosyonum yok, ticari amacım yok :)
Yaratıcı yönüm, DIY projelerim hiç yok :P
İçimden geldiği gibi yazıyorum sadece.
Bu macera boyunca ses veren-vermeyen, okuyan-okutan, duyuran, paylaşan herkese müteşekkirim.
Güzel arkadaşlıklar, dostluklar edindim bu yaşımdan sonra (Okul hayatı bitince yakın arkadaş bulamam ömür boyu diye saplantılı bir düşüncem vardı!)
Çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum.
Şimdiye kadar yapmamıştım, bu bir ilk bu blog için:

Yukarıda resmini gördüğünüz Body Shop Aloe Vera Setini bir kişiye hediye etmek istiyorum :)

Setin içinde ne mi var? 
Aloe Yatıştırıcı Yüz Temizleyici 60 ml
Aloe Yatıştırıcı Toner 60 ml
Aloe Gündüz Kremi 15 ml
Aloe Gece Kremi 15 ml
Çok amaçlı geri dönüşüm malzemeleriyle yapılmış bir çanta

Body Shop'un Aloe Vera serisi parfüm, renk, koruyucu madde ve alkol İÇERMEZ.
Aloe Vera'nın güzelliklerini yaz yaz bitmez zaten :)

Bir de minik not:
Body Shop'un Organik Aloe Vera'sı Fair Trade denilen Adil Ticaret ilkelerine uygun olarak Guatemala'dan gelmektedir. Aloe vera yaprakları tazeliğinin bozulmaması için 12 saat içinde elle toplanıp yıkanmaktadır. Bu yolla El Progreso bölgesinde pek çok kişiye gelir sağlanmış ve bölge okullarına yardım yapılmıştır. 

Nasıl Katılacaksınız?
Hediye çekilişlerinde yapılan Facebook sayfamı beğen, twitter da takip et, blogu izlemeye al, bana mesaj at türü şeylerden hep kaçmışımdır. Bir hediye için bunları yapmak zorunda olmak beni her zaman germiştir. Bu nedenle de çekilişlere pek katılmam.

Katılmak için bu yazının altına blogla ilgili yorum yazmanız yeterli. 
Değiştir şurayı, şunları yaz, bunu çıkart, neden böyle yaptın vs. her türlü geribildirim kabuldür.
Yok burası mükemmel zaten derseniz de onu da yazın :))

Son katılım tarihi 10 Haziran 2013 Pazartesi gece saat 24:00.
Kişi başı katılım hakkı bir tanedir.
Fazla girilen mesajlardan biri iptal edilecektir.
Herkese Bol Şans :)
DEVAMINI OKU

20 Mayıs 2013

Nazar Değdi


Cumartesi günü öğleden sonra hep birlikte gezmeye gidecektik.
Bindik arabaya.
Yolda Bambino devamlı gözünü kaşıdı durdu.
Kaşıdı, kaşıdı, kaşıdı.
Ve göz bu hale geliverdi yarım saat içinde.
Acile gittik hemen.
Avil iğne vurdular önce.
Böcek sokması olabilir dediler.
Polenlerden de olabilir, dediler. Mevsimsel.
Bir damla, bir merhem, bir de şurup aldık.
Gözünü bandajladılar, 2 gün açılmayacak dediler.
Bambinonun isteği üzerine gezmeye gittik, geç de olsa.

Ertesi gün bandajın gevşemesi üzerine tekrar gittik hastaneye.
Bu defa başka bir yere.
Doktor böcek sokması olmadığını, gözün mikrop kaptığını ve bunun bulaşıcı olabileceğini, bizim de dikkat etmemiz gerektiğini söyledi.
Bandajın takılması da doğru değilmiş. Çıkarttı.
Bir damla daha yazdı elimizdekilere ek olarak.

Soğukkanlılığımı korudum.
Bir tek Bambino ile değil annem, kardeşim ve kojonun paniklemeleri ile de baş ettim :)
Pilimin bittiğini bugün işe gelince fark ettim.

Allah hepimizin karşısına işinin ehli insanlar çıkartsın.
Hala tam olarak ne olduğunu anlayamadık.
Hangi doktora inanalım bilemedik.
Geçsin gitsin de, neyse ne diyorum sadece.

Zavallı Bambino kuzu kuzu yatıyor damla vakti gelince.
Damla ona iyi geliyor, farkında O da.
"Anne iyileşecek miyim?" diye sorunca içim eriyor.
"Tabi iyileşeceksin yavrum" diyorum sıkıca sarılarak.

****

Bugün evlilik yıldönümümüz.
7. yılımızı bitirdik.
Nice senelere diyorum; sağlık, huzur ve neşe içinde.
Oğlanın keyfi, mutluluğu, sağlığı yerinde olsun da biz bir şekilde idare ediyoruz.
O kötü olunca bizim de keyfimiz kalmıyor.

****

Bir tanesine zor bakıyoruz, ikinci çocuğu düşünmek bizim neyimize diyorum bazen...
Bambinonun kardeşi olsun istiyorum ama çocuk büyütmek çok enerji istiyor.
O bizde var mı emin değilim.
Ve zaman geçtikçe azalıyor enerjimiz.
Bir çocuğun peşinde 4 yetişkin dolaşıyor haftasonları.
İki tane olunca nasıl olacak ki?


DEVAMINI OKU

17 Mayıs 2013

Mavi Kaşık Hikayesi


Bambino haftasonu anneannesinin evini karıştırırken mavi bir kaşık buldu. Aynı yukarıdaki resimdekilerden. Elinden bırakmadı tüm gün, her yere götürdü kaşığı.

Gelip sordu bana, "Anne, bu kaşığı eve götürebilir miyim?" diye.
Dedim, "Anneannene sor oğlum, izin verirse götürebilirsin."
"Anneanne", dedi bizimki, "Bu kaşığı eve götürebilir miyim?"
"Burada kalsın, götürme, burada yemek yerken onu kullanırsın" dedi anneanne.
"Anne", dedi Bambino, "Anneanne izin vermedi."
"O zaman burada kalır kaşık, götüremezsin" dedim.
"Ama ben götürmek istiyorum" dedi Bambino.
Ama daha fazla üstelemedi.

Zaman geçti; yedik, içtik, sohbet-muhabbet, derken gitme vakti geldi.
Bambino kaşığı bir yere bırakmış, hiç sormadı bile yerini.
Unutmuş belli ki.

Bambino akşam yatakta süt içerken aklına düşüvermesin mi mavi kaşık?
"Anne, mavi kaşığı anneannede unuttum ben."
"Olabilir oğlum" dedim, "Ben de bazen unutuyorum bazı şeyleri"
"Amsterdam'da tramvayda benim yemek çantamı unutmuştun"
deyivermesin mi?
Dumur oldum :))
Ama çaktırmadım.
"Evet", dedim, "Onun gibi. Anneanneye tekrar gidince alırız kaşığı. Hem anneanne sana izin vermiş miydi kaşığı getirmen için?"
"Yok, vermemişti."
"O zaman getiremezdin zaten oğlum."

İkna oldu ki emmeye devam edip uyudu.

Sabah saat 5:30.
Bambino "Çay" diyerek uyandı uykudan.
Herhalde rüyasında çay gördü.
Hiç sesimi çıkartmadım, tekrar uykuya dalsın diye.
Bir 10 dk sonra tekrar uyandı, bu defa daha ısrarcı.
"Anne, krep"
Benden ses çıkmayınca "Anne, kalk, krep yapalım" diyerek ayaklandı yataktan.
Baktım tekrar yatacak gibi değil, kalktım yataktan.
Kucağımda Bambino gittik mutfağa, krep yapmaya.
Tezgaha çektirdi sandalyeyi, çıktı üstüne.
Ben malzemeleri koydum, o karıştırdı.
Yaptık krepini.
Çay da istedi, çay da yaptım (Bambinonun çayı = pekmezli ılık su).
Yemeğini yedi bir güzel.
Sonra oyun oynamaya gittik.
Bir ara odaya geldik, tekrar yatacak gibi oldu.
"Bir saat daha uyusak bile kardır" dedim içimden.
Ama ne mümkün?!
Aklına geliverdi mavi kaşık.
"Gidelim anneanneye, şimdi alalım kaşığı"
Önce "Herkes uyuyor, uyansınlar da gidelim" dedim.
"Şimdi gidelim" diyor bizimki!
"Anneanne bugün gezmeye gidecek, dede ve teyze de işe gidecek. Akşam hepsi eve gelince gider alırız kaşığı" dedim.
"Şimdi gidelim" diyor başka birşey demiyor Bambino.
Başladı ağlamaya.
Uykusuzluk da var tabi. Tam bir kriz.
Ama yapacak birşey yok, istediğini o an yapmam mümkün değil.
"Anneanne izin vermemişti" deyince iyice koptu.
İstiyor da istiyor işte.
Bu arada kojo uyandı tabi, gayet sinirli bir halde.
"Her zaman istediğin olmaz oğlum.", dedi ve ekledi; "Ben şimdi burada uyuyacağım, o yüzden ağlamayı bırak artık."
Bizimki iki kat yüksek sesle ağlamaya başladı. Sesin şiddeti arttı da arttı.
Ben inanılmaz sakindim tüm olanlar boyunca. Ne bağırdım, ne sinirlendim. Öylece oturdum Bambinonun yanında.
Bambino ağlarken hızını alamamaya başladı. Sinirlenmişti ve sinirini bir şekilde akıtmalıydı.
Daha önce hiç yapmadğı birşey yaptı.
Bana vurmaya başladı.
Kafama, gözüme, bacaklarıma, nereye denk gelirse artık.
Tepki vermedim, tepki verince daha da vuracağını biliyordum.
Ama kojo dayanamadı o sahneye ve araya girdi.
Araya girince bizimki daha da çok bağırıp vurmaya başladı.
Ben de kojoya dışarı çıkmasını işaret ettim.
Bambinoyla yatağın üzerinde 15-20 dk oturduk.
O ağladı, vurdu. Ben sakin bekledim. Sarılmama izin verdiği sürece sarıldım, dokundum.
Ağladı, ağladı, ağladı.
Sonraki 1 saat mutsuz ve mızmızdı.
Oyun oynadık, oyncakları dağıttı.
Kitap okuduk, kitapları kafama atmaya çalıştı.
"Vurmak istiyorum Anne" dedi.
Müdahale etmedim, sadece kendimi korudum.

Sonra benim işe gitme vaktim geldi. 
Allah'tan çok diretmedi Bambino.
3 kitap okuduktan sonra ayakkabımı giydim.
Tam çıkıyordum, geldi bizimki yanıma.
"Ayakkabılarını çıkart anne" diyerek ağlamaya başladı.
"Kitap okuyalım"
Önce "Hayır" dedim, "Gitmem lazım, akşama okurum."
Baktım ağlaması daha da şiddetleniyor, "Tamam", dedim, "Ama bu son".
Çıkarttım ayakakbımı, gittik birlikte salona. 
Bambinonun seçtiği kitabı okuduk bir güzel.
"Anne, şimdi gidebilirsin" dedi, hafif buruk bir gülümseme ile.
"Teşekkür ederim oğlum", dedim, "Seni Seviyorum".

O akşam kojolay Bambino anneanneye gidip mavi kaşıkla geri döndüler. Aynı akşam mavi kaşıkla birlikte yatıldı.
Sabaha karşı gözünü açamayan anne gelen "Çıt" sesiyle irkildi. Mavi kaşık kırılmıştı.
Ama korkulan olmadı.
Sabah mavi kaşık özenle yapıştırıldı ve Bambino onunla oynamaya devam etti.
Ertesi gün mavi kaşıktan hevesini almış, kaşığın yüzüne bile bakma zolmuştu Bambino.
Ama ileride aklına geliverirse el altında olması gerektiği için özenle korunuyor şu anda :)
DEVAMINI OKU

15 Mayıs 2013

Bu Aralar Bambino

*** Yüzüne dokundurtmayı sevmiyor Bambino.
Burnunu silmeyeceksin. O kendi burnu akınca eline ya da koluna silecek. Elindeki kalıntıları silmene izin veriyor çünkü elinin kirli olmasını sevmiyor.
Ağzını silmeyeceksin. Ağzının çevresindeki yemek kalıntılarını birkaç pıt pıt yaparak silebilirsin ama fazlası yok. İşlem 3 saniye içinde bitmeli.
Gözünü silmeyeceksin. Gözünde çapak varsa ve onu rahatsız ediyorsa belki, ama belki, ikna olabilir. Ama işlem çok kısa sürmeli. 5 saniye maksimum.
Bambinonun yüzünü yıkamayacaksın. Doğal haliyle kalacak, banyoda bile su değmeyecek.

*** Kafasını yıkatmayı sevmiyor Bambino.
Suyu çok seviyor, banyoya girince uzun süre oyalanıyor ama kafasına ve yüzüne asla su gelmeyecek. Burnuna, ağzına, kulağına su kaçmayacak.
Çoğu zaman banyo yapmak istemiyor bu nedenle. Çünkü biliyor ki yıkayan kişi bir punduna getirecek ve döküverecek kafasından aşağı suyu. O nedenle direniyor banyoya girmeye.

- Bambino, bugün banyo yapalım mı?
-Yok, istemem, yapmayalım.
- Ama saçların çok kirlendi, bak kaşınmaya başladın.
- Olmaz!

Anneanne taktiği:
- Kafanda böcekler gezinmeye başlar ama, yıkanman lazım oğlum.
- Olmaaaaas!

Baba taktiği:
- Seni kucağıma alıp banyo yapalım mı birlikte?
- Yok, yapmayalım.

*** Bambino yanlış birşey yaptığında eğer ona sesimizi yükseltiyorsak hemen araya girer:
- Kötü konuşma anne.

Kötü = yüksek ses :)

*** Bambino bu aralar başkalarının bizim eşyalarımızı alıp gitmesini kurguluyor ve oynuyor. Yeni bir drama ile karşımızda yani :)

- Anne, başkaları geldi bizim .....mızı aldı. (O anda ne ile meşgulsek onu alıyorlar; mutfakta yemek yapıyorsak tavamızı, kaşığımızı, ocağımızı; odada isek yatağımızı, yastığımızı...)
- Aaa, ne yapıcaz şimdi? Ama bizim onlara ihtiyacımız var.

- Alıp gittiler anne. (Bazen ek olarak "Onları kırdılar anne")
- İzin almadılar bizden. (Bazen ek olarak "Yanlış birşey yaptılar.")
- Şimdi geri getirdiler anne. (Bazen ek olarak "Tamir ettiler anne")
- Tamam o zaman, getirsinler tabi.

Bu diyaloğu çok sık yaşıyoruz. Ne yaparsak onu alıp götürüyor başkaları :)

*** Bambino ne demek istediğini tam anlayamadığım birşey söylüyor son zamanlarda:
-Anne sen kırıldın.
Önce duygusal anlamda "kırıldın, gücendin" gibi demek istiyor sandım.
Ama ona göre karşılık verince muhabbetimiz çıkmaz noktaya geldi :)
Demek ki başka birşey demek istiyor.
Tam çözemedim.
Belki de içindeki vurma, kırma güdüsünü tatmin etmeye çalışıyor, bilemiyorum.

Bu aralar böyle işte bizim Bambino :)
DEVAMINI OKU

14 Mayıs 2013

Bambinonun Rüyası

 Sculture - "Kozovník" (breast-tree), Ostrava - Vítkovice, Dolní oblast Vítkovic
Sabah 7'de ağlayarak uyandı Bambino.

- Anne toprağa dikeliiiiiiim!!

- Tamam oğlum, toprağa dikelim.

İkimizin de gözleri kapalı bunları konuşurken :) Tekrar uykuya dalsın diye hiç üstelemiyorum.

2 dk sonra tekrar ağladı Bambino, daha şiddetli.

- Anne toprağa dikeliiiiiim!

Baktım bu sefer durum ciddi.

Uyandım. Bambinonun kafasını okşadım.

- Tamam oğlum, ben yanındayım.

Ağlayarak dedi ki:

- Anne, m.emeyi toprağa dikelim, m.eme ağacı çıksın!

!!!

Rüyasında bunu görüyormuş :))))))

Not: Geçen hafta m.emelerden biri "pert" oldu tabir-i caizse. Bambino ısırmış, ben de ilgilenmemişim, kızarmış, kabarmış, içi su toplamış. Haftasonundan beri kullanımda değil :) Tek m.eme ile devam ediyor Bambino. Aksi gibi (ya da vesile mi demeliyim) Bambinonun en sevdiği taraf yara olan taraf. Oradan daha çok süt geliyormuş, hep öyle derdi. Şimdi az süt gelen taraf kaldı elimizde. Belki bu bir vesile olur, emzirme işi bu şekilde kendiliğinden biter diyordum. Ama gördüğü rüyaya bakılırsa daha devamı var :) Hele toprağa dikip ağacını çıkartırsak ömür boyu sürebilir :P

Not2: Gugıla sordum, m.eme ağacı (Koz.ov.nik) diye bir heykel var, Çek Cumhuriyeti'nde görülebilir dedi.
DEVAMINI OKU

13 Mayıs 2013

Başkasının Babası

Size de olur muydu; küçükken babam ne zaman traştan gelse, nadir de olsa bıyık ve sakal uzatmaya başlasa ya da onları kesse, babamı ilk gördüğümde şöyle bir yadırgardım. Bana eve başka biri gelmiş gibi gelirdi. Biraz çekinirdim, yüzüne bakamazdım, utanırdım. Zamanla alışırdım babamın yeni imajına.

Bu sabah benzer sahneler yaşandı bizim evde. Kojo bıyık ve sakallarını kesti ve Bambinoyla benim yanıma geldi. Bizimki kojoyu görür görmez kafasını çevirdi, suratını kucağıma gömüverdi.
Görmek istemedi babasını, bakamadı yüzüne.
Utandı çok fena.

- Babamız gelmiiiş, sakallarını kesmiş yavrum, bak.
- Bu baba bizim babamız diil.... Yandaki inşaatın babası o :))
DEVAMINI OKU

4 Mayıs 2013

Bambino 31 Aylık

"Neden öyle oluyor anne?"

"Baba neden öyle dedin?"

"Neden anne?"
 "Neden gittiler?"
"Neden geldiler?"
...
"Neden gözünün üstünde kaşın var anne?"

Hayatımızda "Neden?" dönemi resmi olarak başladı :)
Benim bildiğim 3,5-4 yaş civarı olacaktı bu dönem.
Herşeyin niyesini, niçinini merak edip durmaksızın sorular soracaktı.
Ama 2,5 yaşında değil.
Biraz erken oldu bizim için.
Biz hala "Bu nedir?" de kalmıştık :)

Neyse, geldi, hoşgeldi "Neden?" dönemi.
Bazen cevaplarken zorlanıyoruz.
Uzun açıklamalar yapıyoruz nasıl anlatacağımızı bilemeyince.
Ama işin ilginci Bambino uzun açıklamaları bile can kulağı ile dinliyor.
Hiç ummadığımız bir zamanda aynı sözleri bize anlatmaya başlıyor.

Drama türü oyunlara tam gaz devam.
Bu ara ben Bambino oluyorum, kojo ben oluyor, Bambino da kojo oluyor.
"Bambino bu senin oyuncağın mı?" diyor bana.
"Evet, baba, benim o" diyorum.
"Bambino, bununla ben oynayabilir miyim?" diye izin istiyor :)
"Tamam, oyna baba" diyorum :)

Kojo gibi bilgisayarın yanına gidip drs çalışıyor.
Ya da elinde telefon varmış gibi yapıyor.
"Aaaa mesaj geldi bana" diyor durup dururken :)

Kıyafet tercihlerinde hala ısrarcı.
Geçen haftasonu t-shirt üstüne kravat taktı. Altına da yağmur çizmelerini giydi.
Çok tarz bu oğlan ve ben bu yönünü çok seviyorum :)

Saçları kısalınca büyüdü bir anda ama hala küçük bir bebek o.
Akşam yatma saatini 10'a doğru kaydırmaya başladı.
Bu da benim de onunla birlikte uyumam demek oluyor :)
Pek mutlu değilim bu durumdan.
Bambino ile uyuyup Bambino ile uyanmaya başladım yine :(
Robot gibi yaşama dönüş yaptım.

Gece bir defa uyanıyor ama uykusu hala çok hafif.
Geçen gece ben su içmeye kalkarken uyandı ve geri uyuyamadı.
Kalkıp sabah 6'ya kadar oyun oynadık, sonra sızdık tabi.

Mavi ve yeşil renkleri hala çok seviyor.
Otopark ve garaj oyunlarına bayılıyor.
Kitaplara ilgisi devam ediyor.
Evdeki oyuncak araba sayısı 30 olmuştur herhalde.

Kojoyla dışarıda vakit geçirmeye bayılıyor.
Bisiklete biniyorlar, yürüyorlar.
Uçak ve tren izlemeye gidiyorlar.
Kamyon ve vinç sayıyorlar.

Sayıyorlar deyince, Bambino sayılara iyice merak saldı.
Hangi rakamın nasıl yazıldığını soruyor bize.
Sıfırı, sekizi tanıyor görünce.
1'den 10'a kadar sayıyor, sonra da atlaya zıplaya devam ediyor: 13, 26, 29, 35 :)

Makarna, pilav, şehriye çorbası, ekmek ve et en sevdiği yiyecekler.
Ekşi tatları tatlıya tercih ediyor genelde.
Ekşimen otunu önüne koyunca tavşan gibi kemire kemire yiyor.
Saplarını yapraklarından daha çok seviyor :)

Azı dişleri geliyor, daha doğrusu görmedik ama tahmin ediyoruz.
Eli devamlı ağzında, eşyaları ısırıyor.
Duygusal olarak bebekliğe dönüş yaptı: Mızmız, inatçı ve huysuz olabiliyor.
Bana ve m.emeye düşkünlük geri geldi (Ne zaman gitti ki? :P)

Bir de yeni doğan bebek ziyaretleri yaptık, ondan sonra "Bebek oldum ben" diyerek dolaşmaya başladı.
Küçüklüğünde hiç yapmadığı şeyi yapıyor öyle zamanlarda: Emekliyor, avazı çıktığı kadar bağırıyor ve abuk nesneleri ağzına alıyor. Sanırım Tübitak'ın kardeşlerle ilgili bir kitabındaki bebek hareketlerini taklit ediyor. "Her bebek ağlar, bağırır ve emekler" gibi bir algı oluşmuş bizimkinde.

İlk ergenlik dönemi gerçekten zor bir dönemmiş. Yaşayıp görüyoruz. İnsanı olgunlaştıran deneyimler bunlar. Öyle düşünmek lazım. Yoksa akıl sağlığı zarara uğrayabilir :)
Yine de güzel anlar öyle çok ki.
İyi ki gelmiş, iyi ki doğmuş, iyi ki var diyoruz her gün.
DEVAMINI OKU

2 Mayıs 2013

Perşembe Anneleri

Aylin Anne'nin Perşembe günleri blogunda yer verdiği bir bölüm var: Perşembe Anneleri.
Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların hikayeleri var orada.
Kim zaman gülümseten, çoğu zaman üzüntü veren.
Onlar da bu yaşamın bir parçası.
Ve düşündüğümüzden daha çoklar.
Sadece yaşama katılmaları için biraz desteğe ihtiyaçları var.

Seslerini duyurmaya, en temel hakları olan yaşama haklarını hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Aylin Anne'nin bu konudaki katkısı çok büyük.
Hepimizin farkındalığını artırdı O.
Farklı yaşamları yaşamımıza soktu.
Bu konuyla ilgili fikirlerimi buradan okumaya devam edebilirsiniz.

Tavsiye ederim, okuyun Perşembe Annelerini.
Destek verin. İlla maddi olacak değil bu destek.
Hiç birşey yapamazsanız güzel dileklerinizi gönderin onlara.
Dualarınızı iletin.


DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com