29 Nisan 2013

Pedalsız Bisikletler ve Neomoto


Bambino için bisiklet arayışlarına başladığımda pedalsız bisikletlerin çocukların dengelerini sağlamayı geliştirme konusunda yararlı olduğunu okumuştum. O ara gittiğim Amsterdam'daki seminerde tanıştığım İsviçreli arkadaşım (kulakları çınlasın!) İsviçre'de 1 yaşına gelen her çocuğa pedalsız bisiklet alındığını ve çocukların başka bisiklete bindirilmediğini söylemişti. Böylece pedalsız bisiklete olan ilgim ve hevesim arttı.

Araştırdığım markaları paylaşıyorum:

Ben yurtdışındayım diyorsanız sizin için seçenek daha çok tabi :) Early RiderStrider Bikes ya da Like A Bike alternatifleriniz arasında yer alabilir.Hepsinin birden fazla modeli var. Seç beğen al :)

TR'de ise temelde iki alternatifiniz. Tahta ya da metal.

- Tahta pedalsız bisikletler için TayTay* ya da Yadoo'ya bakabilirsiniz.

- Metal pedalsız bisiklet için Puky* marka bisiklete bakabilirsiniz.

* Internet siteleri olmadığı için google'da arama yapıp detaylı bilgi alabilirsiniz.

Seçim yaparken boyunun ve oturma yerinin ayarlanıp ayarlanmadığına bakın derim, daha uzun süre kullanmanız için gerekli bu.

Bir de İmaginarium'un pedalsız bisikletleri var ancak fiyat olarak diğerlerinden daha pahalı, aklınızda olsun.

Temel olarak bu bisikletler 3 yaş ve sonrası kullanım için uygun. Ben araştırma yaparken 3 yaşından önce alıp kullananlar olduğunu görünce heveslenmiştim.

Gelelim benim ne yaptığıma.
Amsterdam'dan geldikten sonra daha önceden başladığım araştırmama hız verdim.
Hem hafif hem doğal olması nedeniyle tahta pedalsız bir bisiklet almaya niyetlendim.
Ama gel gör ki bisikletleri görmeden alacağım için tedirgindim.
En azından neye benzerler, hafif mi, oturacak yeri nasıl bir görebilsem ona göre karar verebilecektim.

O haftasonu Imaginarium'a denk geldim. Girip bakayım nasıl birşey diye.
Görevli bayan bana bir model önerdi. 
Pedalsız bir bisiklet ama yaş ilerleyince pedal bölümü ayrıca satıldığı için alınıp taktırılabiliyormuş, böylece pedalsız bisiklet pedallı bisiklet oluyormuş.
İyi güzel ama pedalsız bisiklet Bambino için oldukça ağır ve büyük göründü gözüme.
Birinin yardımı olmadan Bambinonun bisikleti yerden kaldırması bile zor.
Anladım ki Bambino için daha erken bu bisikletler.
"Biraz daha büyüsün öyle alayım" diyerek erteledim bisiklet işini.
Ya ertesi gün ya da ertesi hafta, tam hatırlamıyorum; Bambino ile başka bir yere gittik ve yine Imaginarium'a denk geldik.
İçerideki görevli, biz başka şeyler bakınırken muhabbetin pedalsız bisiklete gelmesi üzerine bize Neomoto'yu çıkardı.
Küçük, kalın tekerlekli, demonte bir pedalsız bisiklet.
Çok tonton birşey :)
Görür görmez bayıldık Bambino ile.
"Tamam" dedim, "Budur".

Aldık çıktık :)
Eve gelip kurduk ve Bambino ilk andan itibaren kendi kendine kullanmaya başladı bisikleti.
Ayakları yere değdiği için kendi hızını ayarlayabildi.
Önce evin içinde sürdü birkaç ay.
Havalar ısınınca dışarıya terfi etti.
Bisikletini kendisi taşıyor.
Bayağı ustalaştı, her türlü manevrayı yapıyor.
Geri geri giderken araba gibi "Dıt dıt dıt" diye ses çıkarıyor :)

Eğer çocuğunuz 1-3 yaşında ise ve bizimki gibi puset-sevmeyen-gillerden ise Neomoto'yu tavsiye ederim.
Biz yürürken o da bisikletiyle geliyor yanımızda.
Hatta bazen öyle hızlı gidiyor ki koşarak yakalamamız gerekiyor :)
Hem eğleniyor hem size yük olmuyor.
Daha ne olsun :)
Parasını sonuna kadar hek eden bir ürün oldu bizim için.
DEVAMINI OKU

25 Nisan 2013

İlk Saç Traşı


Kojo en son berbere gittiğinde bizim oğlanın saçlarının doğduğundan beri HİÇ kesilmediğini söyleyince berber de kesilmesinin iyi olacağını, saçların güçleneceğini ve artacağını söylemiş.
Kojo bu haberle eve döndü. bir yandan da Bambinonun saçlarının kesilmesini hiç istemiyor. Ama biraz da gözü korkmuş, berber kelleşme ve seyrelme ihtimalinden bahsedince :)

Bu şekilde ikna olan kojoya ben de katıldım ve son birkaç gündür akşamları Bambinoyu berbere götürmeye niyetlendik. Ben berber oldum, babası Bambino oldu. Ona berber amcanın neler yapacağını anlattık. O da gayet normal bir şekilde bizi izledi ve "Tamam" dedi, "Gidelim".

Ama hep birşeyler çıktı, gidemedik. Bambinoya "Seninle berbere gideceğiz" dediğimizle kaldık.

Dün işten gelince bir kez daha berbercilik oynadık, bu defa Bambino berber oldu ve benim saçımı kesti birkaç defa. Oyun bitince ayakkabılarını giymeyi reddeden Bambinoyu kucakladım ve düştük berber yollarına. Şanslıyız ki berberle aramızda 2 bina var sadece.

Berbere girdik, bizimki meraklı bakışlarla her yeri ve herkesi süzdü önce. Sonra berber abisi ona koltuğunu gösterdi, daha yüksekte olması için de bir minder getirdi. Bambino 40 yıldır berbere geliyormuş gibi oturdu, önlüğü taktırdı ve sakin sakin berberi aynadan izlemeye başladı.

Karı koca biz daha çok heyecanlıydık Bambinodan walla :)) Bir yandan video çekiyoruz, bir yandan ben her aşamada Bambinoya bilgi veriyorum. Bambino diğer koltuklarda oturan kişilere baktı, o taraftan ses geldikçe sesin kaynağını görmek için kafasını çevirdi durdu. Berber abisi eline kırmızı bir helikopter verince çok mutlu oldu. Evirdi, çevirdi, onunla oynarken saçları kesildi gitti.

Kesilen saçları anısı olsun diye topladım. Annem de biz küçükken öyle yapmıştı. Gerçi 10-15 yıl sonra hepsi sobada yakıldı ya, neyse :))

Saçlar gidince gözümde acaip büyüdü Bambino bir anda. Kafa şekli çıktı ortaya, saçları sarıya dönükmüş, onu fark ettim :)

Maşallah oğluma, bir sonrakinde eline parayı verip göndereceğim berbere :)
DEVAMINI OKU

22 Nisan 2013

Haftasonu



Haftasonu jet hızıyla geçti gitti.
Bari yazayım da anılar baki kalsın.
Cumartesi günü okul görüşmelerimizin ikincisine gittik sabahtan.
Evet, okul görüşmelerine başladık.
Ama acelemiz yok.
Daha çok fikir edinmek için gidiyoruz okullara.
Stres olmadan, geç kalmışlık hissi yaşamadan rahat rahat gidip bilgi alıyoruz.
Havayı kokluyoruz tabiri caizse.
Bana kalsa Bambino bir süre daha evde kalabilir.
3 yaşını geçince hemen kreşe başlasın diye bir kaygım yok.
Zaten havalar güzelleşti, günün yarısını her gün parklarda geçiriyor artık.
Bir sürü arkadaşı var orada. Hepsinin adını söylüyor akşamları.
Birlikte oynuyorlar, birlikte yemek yiyorlar.
Bana mutlular gibi geliyor.
Bir şikayeti olmadı Bambinonun şimdiye kadar :)
Hal böyle olunca kreş, okul, sosyalleşme, öğrenmede geri kalma gibi endişelerim hiç yok.
Bir tek tuvalet eğitimi konusunda akranlarıyla birarada olması iyi olabilir gibi geliyor.
Zira bizimkinin bezden ayrılmaya hiç niyeti yok.
Bunun da anneannesinin geçen seneki ısrarları nedeniyle ("Annen 18 aylıkken bezden çıkmıştı, sen de çık artık") bilinçli bir zıtlaşma olduğunu düşünüyorum.
O nedenle hiç üstelemiyorum.
Bir ara çıkarır herhalde :)

Neyse işte, geçen hafta ilk okul görüşmemize gittik.
Binada ilk gösterdikleri yer alt kattaki havuzları oldu.
Bambino oradan ayrılmak istemedi tabi ki :)
Oyun odasından çıkmak istemeyince görüşmeyi Bambinonun olduğu odada yaptık.
Başka odaya geçebilseydik galiba projektörle bir sunum izleyecektik.
Bina yeniydi; eğitimciler, görevliler, herkes güleryüzlüydü.
Ama sanki ruh yoktu ortamda.
Sevgi eksikti.
Bana öyle geldi.
Birkaç konuda da uyuşmadğımızı fark ettim.
Hiç yorum yapmadan Bambinonun "Anne memeeaaa" diye yanıma gelmesiyle ortamdan ayrıldık.
Dışarı çıkınca kojoya ne düşündüğünü sordum.
"Çok ticari bir yer, Bambinonun böyle bir yere gitmesini istemem" dedi.
Ben de aynı fikirde olduğumu söyledim.
O okulun dosyasını kapattık.

Ama böyle ziyaretler bizim gibi tecrübesiz bir aile için çok iyi oldu.
Bunu fark ettik.
Bambino gitse de gitmese de okullarla görüşmenin iyi olacağı konusunda hemfikir olduk kojoyla.
O nedenle bu haftasonu için de başka bir okulla görüşme ayarladı kojo.

Sabahtan gittik okula.
Sadece kreş ve anaokulu değil, ilkokul ortamını da görmeye çalıştık.
Bu defaki okul uzun yıllardır Ankara'da kurulu bir okuldu.
Bina nispeten eski ama bakımlı; çalışanlar, eğitimciler orta yaş insanlardan oluşan güleryüzlü insanlardı.
Samimi ve sıcak bir atmosferdi hissettiğimiz.
İçimiz ısındı.
Bilgi aldık, sorularımızı sorduk.
Soru sorduk dediğime de bakmayın, öyle profesyonelce hazırlanıp gitmediğimiz için elimizde liste falan yoktu.
Aklımıza gelenleri sorduk.
Bazı önceliklerimizi dile getirip görüş istedik.
Yoksa kim bilir ne ayrıntılar vardır konuşulmayan.
Binayı gezdik.
Bambino içimizde en çok eğlenen oldu tabi :)
Yeni oyuncaklar, kendisiyle ilgilenen arkadaşlar, yeni yüzler, ilgi... Mest oldu, mest :)
Beğendiklerimiz oldu, kojonun değil ama benim "Daha farklı olsa" dediklerim oldu.
Kojo okulu çok beğendi, "Tamam" desem Bambino yarın başlar oraya :)

Uyku vakti gelip de Bambino "Anne memeeaa" diyince çıktık okuldan.
Arabaya bindik.
Ama bizimkinin uykusu açıldı.
"Parka gidelim" dedi.
Gittik parka.
Seymenler Parkına.
Uzun bir süre parkta oynadı bizimki.
Sonra kuğulara bakmaya ikna oldu, indik İran Caddesinden aşağıya.
Kuğulu Parka vardık.
Kuğulara baktık, biraz soluklandık.
Sonra yemek yemeye gittik.

Bambino, yaşının özelliği olan "İstediğim şey hemen olmalı" düsturunu orada da gösterdi.
Siparişi verdikten 10 sn sonra "Anne, yemeklerimiz daha gelmedi" dedi :)
Dedim "Oğlum, amcalar mutfakta hazırlıyorlar şimdi yemeklerimizi. Hazır olunca getirecekler."
Neyseki birkaç dakika sonra ilk Bambinonun tabağı geldi.

Restoranda bir ilk yaşadık.
Bambino mama sandalyesinde yemek yerken uyku bastırdı, gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı.
Ortam güzel, yeri rahat, karnı tok, çok dingin bir müzik de çalıyor.
Uyumak için bundan güzel an olamaz diye düşündü ve gözleri kapanıverdi.
2,5 yılda ilk defa oluyordu bu :)
Biz kojoyla mest olduk tabi :)
Bambinonun üstüne şal getirdiler, biz de elimizdekileri örttük üstüne.
Mama sandalyesini biraz yatay pozisyona getirdiler.
Bambino uyurken biz de kojoyla sohbet ettik, yemek yedik.
Dinlendik.

1 saat sonra uyandı bizimki.
Aslında daha uyurdu da ortamdaki diğer çocuklardan gelen ses uyandırdı onu.
Böylesi de iyi oldu çünkü Bambinonun doğduğunda yaşadığımız eve gitmemiz gerekiyordu.
Kombi bakımı için geleceklerdi ve orada olmamız gerekiyordu.
Arabaya kadar Bambinoyu sarıp sarmaladık, rüzgar çarpmasın diye.
Sonra da eve gittik.
Bambinoya ne kadar ne ifade ediyor bilemiyorum ama o doğduğunda yaşadığımız ev olduğu için bizim için özel anıları olan bir yer.
Bambino odaları gezdi, balkona çıktı.
İşimiz bitince ayrıldık evden.

Aslında bir arkadaşımızı görecektik, dışarıda vakit geçirelim demiştik ama bir yağmur başladı ki, planlar iptal oldu.
Biz de Bambinonun "Biraz dolaşalım Baba" isteği üzerine biraz dolaştık.
Sonra yine kendisinin "Baba şimdi anneanneye gidelim" talebine uyarak anneanneye gittik.
Anneanne evinde yemek, muhabbet, oyun, hepsi çok tatlı :)
Akşamı orada ettik.
Uyumak için evimize döndük.

Pazar günü plan evde hafif bir kahvaltı sonrası ODTÜ'de arkadaşlarla görüşme şeklindeydi.
Kahvaltıda yapmayı planladığım krepler fazla katı olunca hamura dönüşüp kurabiye oldu :)
Bambino da üzerlerine çatal ve eliyle şekil verdi.
Pişince de bir güzel yedik.
Hafif kahvaltımız onu da yap, bunu da çıkart, "Bir haftasonumuz var zaten aynı masada kahvaltı edebildiğimiz, dolaptakileri kim yiyecek yoksa?" diyerekten mükellef bir sofraya dönüşüverdi :)
Yemekten sonra kojo ile Bambino birlikte takılmaya karar verdiler ve bir anda ben evde yalnız kalıverdim.

Aslında istiyordum böyle bir yalnızlığı. Evde daha önceden başladığım dolaplarda bahar temizliği etkinliğim yarım kalmış, kütüphane ve vestiyere bir türlü sıra gelmemişti.
İşte o gün bugündü :)
İndirdim tüm dolapları.
Kitapları elden geçirdim.
Kutulardan çıkan anıları tazeledim.
Güzel zamanlara ait belgelere bakıp gülümsedim.
Kaldırılacakları kutulara doldurdum.
Verilecekleri ayırdım.
Kojoya sorulacakları ayrı bir köşeye koydum :)
Birkaç saat sonra işimi bitirdim.
Bir rahatlık, bir huzur geldi üstüme :)
Yazlık ayakkabıları çıkarttım.
Vestiyeri toparladım.

Bu işleri yaparken çamaşırları yıkayan makine durdu. Çamaşırları astım.
Baktım, neredeyse öğleden sonra olmuş.
Kendime güzel bir salata hazırladım.
Yanına da sıcacık çorba.
Missss :)

Yemekten sonra geçen hafta aldığım kitaplardan birini değiştirmek üzere Cepa'ya gittim.
İçeri girer girmez "Hemen çıkmalıyım buradan" dedim.
Dışarıda hava çok güzel, içeride havasız, kalabalık, gürültülü bir ortam var.
Neyse, hemen kitabı değiştirdim, bir yere daha uğradım ve attım kendimi dışarı.
Eve giderken anneannenin "Barbunya yaptım, gelin birlikte yiyelim" teklifini kojoya ilettim. "Tamam" ı alınca eve uğrayıp tekrar çıktım evden, anneanneye gittim.

Ben bunları yaparken kojo ve Bambino ODTÜ'ye gitmişler.
Arkadaşımız ve oğlu ile buluşmuşlar.
Güzel vakit geçirmişler.
Güzel yemekler yemişler.
Babası Bambinoyu göle götürmek istemiş ama bizimki reddetmiş.
Arabada uyuyakalmış.
Sonra birlikte pazara gitimşler.
Alışveriş yapmışlar.
Sonra da anneanneye gelmişler.
Aynı anda girmişiz içeri.

Sonrası klasik:
Anneannede yemek, oyun, muhabbet, dinlenme, uyumaca, kahkaha, keyif, sevgi, güzel dilekler.
Allah ayırmasın.

Son olarak Bambinonun Cumartesi günkü kıyafet seçiminden bahsedeyim: Arabalı mavi tişörütünün üstüne kravat taktı. Altına yeşil kotunu giydi ve kemer taktı. Çok bir tarzdı :)
DEVAMINI OKU

16 Nisan 2013

Yağlı Saç İçin Doğal Öneri

 http://2.bp.blogspot.com/-DRJ4Yq7CYic/T0l_7SSexpI/AAAAAAAAA1g/T8qGnfxjGEM/s1600/victorian-hair-styles-4.jpg
Saçlarınız yağlandı ama yıkayacak durumda değilsiniz.
Sular gitti.
Banyo yapmak için erken kalkamadınız.
Çocuklardan bir türlü kurtaramadınız kendinizi.
Tembelliğiniz tuttu.
O zaman size bir öneri:
Mısır Nişastası.
Saçlarınızın diplerine mısır nişastası sürerseniz en azından 1 günü yağlı saç görüntüsü ile gezmekten kurtarabilirsiniz. Saç diplerine nişastayı sürün ve bir tarakla saçınızı tarayın. Saçlar kıvırcıksa parmak uçlarınızla nişastayı dağıtabilirsiniz.

Saç diplerinde beyaz bir görüntü oluşmaz mı diyenler için de önerim var:
Mısır Nisaştasına birazcık kakao ya da keçiboynuzu tozu karıştırın.
Böylece nişastayı fazla sürdüğünüzde beyazlıklar oluşmaz.

Evde mısır nişastası yok mu? O zaman onun yerine bebek pudrası kullanın :)

Unutmayın, doğal olan en güzelidir :)

Foto
DEVAMINI OKU

4 Nisan 2013

Bambino 30 Aylık- Tam 2,5 Yaşında

Çok şükür bugünleri de gördük a dostlar.
Bambino büyüdü de 2,5 yaşını bile doldurdu.
Doğumu bile dün gibi geliyor bana, hey gidi!
O olmadan nasıl bir hayatımız varmış tam olarak hatırlamıyorum.
Hayat Bambinoyla daha eğlenceli, daha keyifli.
İyi ki varsın oğlum, iyi ki, iyi ki! :)

Artık minik bir adam var karşımızda.
Akşam eve gelince odadan koşa koşa gelip kollarıma atlayan, bir yerim acıdığında öpen, sabah ne giyeceğimi gösterip elime veren (kendi tarzını bana da yansıtmaya başladı, görenler çok beğeniyor, demek ki ben giyinmeyi bilmiyorumuşum! :P ), ne yemek istediğini söyleyen ve yemek yapmaya bayılan, babasıyla dışarıda bisikletine binmekten zevk alan minik bir adam oldu çıktı!

En sevdiği renkler mavi ve yeşil.
Makarna, ekmek ve pilav en sevdiği yiyecekler.
Ekşiye olan düşkünlüğü devam ediyor.
Tatlı ile arası çok iyi değil.
Ekşimen otuna, ekşi elmaya, ekşi kuru meyveye bayılıyor.
Gündüz emmeleri epey azaldı.
Bazen ihtiyacı olmadığı halde emmeye geldiğini anlıyorum.
O zaman "10'a kadar sayıp bırakacağız" diyorum.
İlk m.emeyi 3'e gelmeden bırakıveriyor :) İkincisinde 10'a kadar saymamı bekliyor :))
Gece hala emiyor.
Bazen uyandığında emmeden geri uyuduğu oluyor.
Bu da bir dönem, bu da gelip geçecek.
Hepsi güzel anılara dönüşecek.
O nedenle acelem yok.
Keyfini çıkarıyorum onu öpüp koklamanın.

Sayılara merak saldı son ay içinde Bambino.
10'a kadar sayıyor, bazen bir bakıyoruz 21'den başlayıp 29'a kadar sayıyor.
Karışık sayıyor.
Bunu da çözdü sayılır :)

Bir de yazıları merak etmeye başladı.
"Burada ne diyor?" diye soruyor yazıları gösterip.
Yakında "Bu hangi harf anne?" demeye başlayacak sanırım.
Onu da çözeceği günleri görürüz inşallah.

Evde hayali oyunlar oynamaya tam gaz devam ediyoruz.
"Anne ben şimdi Bambino olmadım da sen de Bambinonun annesi olmadın da ben Bambinonun annesi oldum sen de Bambino oldun" diyor nefes almadan bir çırpıda :))
Bambino oluyorum ben ve onun gibi konuşmaya, davranmaya başlıyorum.
O da ben oluyor ve benim gibi işe gidiyor, bulaşık yıkıyor, evi temizliyor.
Kojo gelip de bana benim gerçek adımla seslenince Bambino kızıyor hemen "O anne değil, o Bambino!" "Ben de Bambinonun annesiyim"
Bazen dede oluyor, bazen Ediz teyzesi, bazen de anneanne oluyor bizimki.
Oyunu kendi başlatıyor ve kendi sonlandırıyor.
"Ben şimdi Bambino oldum sen de anne oldun baba da baba oldu"
Bunu dediği an anlıyoruz ki bir ihtiyacı var: Yemek, m.eme ya da uyku :)

Süt ve yumurta alerjimiz geride kaldı çok şükür. Ancak fındık, fıstık gibi kabuklu yemiş alerjisi devam ediyor.

Yolculuklar Bambinoya çok şey katıyor.
Londra günlerinden beri oraları anıyoruz. Dostları, gezdiğimiz yerleri, uçak yolculuğunu.
Babasının telefonundan video izliyor o günlerde çekilen.
Günde 3 posta video izliyor diyebilirim.
TV ve bilgisayar olmadığı için buna izin veriyoruz.
Hem bize de mola oluyor bazen.

Bebek ziyaretlerinde bebeklere abilik yapıyor. Onların oyuncaklarıyla oynuyor, bebeklerle ilgileniyor ve evleri keşfediyor.
Kalabalık ortamda biz keyifliysek o da keyifli oluyor.
Sevildiği yeri yok iyi biliyor.
Her çocuk gibi :)

Bakıcımız ile devam ediyoruz. Ancak Bambinoyu haftada 3 gün 2 saatlik oyun grubuna göndermeyi istiyorum. Tabi bize yakın olması gerekiyor bu yerin. Bu konuda tecrübesi olan varsa ve paylaşırsa çok sevinirim.


DEVAMINI OKU

2 Nisan 2013

Anne İşe Gitmeeeee

Dün bakıcımız yoktu.
Bambinoya öğleye kadar ben, öğleden sonra kojo baktı.
Haftasonunun ardından dün de yarım gün işe gitmeyince Bambino ile birbirimize epey alıştık.
İkiz gibi yaşar olduk.
Haliyle bu sabah ayrılması ikimiz için de zor oldu.
"Anne işe gitmeeeee" diye diye dolandı minnoş evde.

Zaten erken kalktı ben kalktım diye.
Saatlerin ileri alınmasından sonra yeni düzene tam alışamadı Bambino.
Gece aynı saatte yatıyor ama sabah daha geç kalkmak istiyor.
Dün ben işe gitmeyince hep birlikte 8'e kadar uyuduk.
Ama işe gittiğim sabahlar ben kaçta kalkarsam o da o saatte kalktığı için uykusunu alamamış oluyor Bambino.
Bu da ruh haline yansıyor tabi.
Daha bir bana bağlı oluyor.
Daha bir mızmız.
Bazen babasını görmeye tahammülü olmuyor.
Bu sabah da öyle oldu.
Kucağımdan inmedi uzun süre.
Başını omzuma koydu, mayıştı biraz.
Kucağımda biraz sallandım, gezindim, dolaştım evde.
Oturmamı istemedi.
Durup durup "Anne işe gitmeee" dedi.
Yalan söylemedim.
"Gitmesem ne iyi olurdu" dedim.
"Ama gitmem lazım, beni çağırıyorlar"
Ara ara aynı diyalogu tekrar yaşadık.
Sakindim, çok sakin.
"Ben de gitmek istemiyorum oğlum. Keşke başka türlü olabilse" diye geçiriyorum içimden. Yüksek sesle bağırıyorum içimde, fırtınalar kopup duruyor.

Bir ara babasıyla oyuna daldı bizimki.
Ben de bunu fırsat bilip gidip giyindim.
Bambino daldığı oyundan ayılınca benim odada olmadığımı fark etti ve beni oda oda arayarak yatak odasına kadar geldi.
Üzerimi giyinmiş olduğumu görünce ağlamaya başladı.
"Annee, pijamalarını giy giysilerinin üzerine"
Daha önce de benzer sahneler yaşanmıştı. Genelde "Anne, onları çıkar pijamalarını giy" derdi.
Bu defa pijamalarımı üzerine giymemi istemesini biraz daha kabullenmiş olduğuna işaret olarak algıladım.
Giydim pijamalarımı giysilerimin üzerine.
Bambino kucağıma gelmek istedi.
Onu kucağıma aldım.
Salona gittik.
"Bir kitap oku, bir de oyun oynayalım" dedi.
Her sabah işe gitmeden önce yaptığımız şey.
"Tamam" dedim.
Bir kitap aldım, okumaya başladık.
Renkleri anlatan sözcükler kitabı.
Mor renkte inciri gördü.
"Anne bizim incirimiz var mı?" dedi.
"Var oğlum" dedim. "İster misin?"
"İsterim" dedi.
"Şimdi mi istersin, kitap bittikten sonra mı?"
"Şimdi isterim" dedi.
Gittik mutfağa, kuru incirlerden bir tane verdim Bambinoya.
Geri salona döndük.
Kaldığımız yerden kitap okumaya devam ettik.
Kitap bitince Bambino "Anne, pijamalarını çıkart. Şimdi gidebilirsin. Güle güleeeeee" diyerek memnun bir ifade ile uğurladı beni.
Yavrummm, bir şekilde kabullendi işte.

Çıkarttım pijamalarımı.
Yine de dayanamadım, oyun oynamadan gönderiyordu beni evden. Geç kalmıştım çünkü.
"Ben şimdi martı oldum, kapıya kadar uçarak gideceğim" dedim.
Bir nevi oyunla çıktım evden.
Kapıdan çıkarken "Uçarak çıkıyorum" dedim yine.
"Anne, uçağa mı gidiyorsun?" dedi. Martı oyunu bitmişti onun için demek ki.

"Yok oğlum, dolmuşa gidiyorum" dedim. "Dolmuş beni işe götürecek"
"Anne, dolmuşla işe gideceksin" dedi.
"Evet" dedim, "Hoşçakal oğlum, seni seviyorum"
Kapı kapandı.
Ben çıktım evden.
Yüreğim orada kaldı.

DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com