31 Ocak 2012

Azı Diş Hikayesi

Bambino 1 yaşını doldurduktan beridir süregelen bir salya akıtma ve diş kaşıma durumu vardı, hala da var. Eller sürekli ağızda, önlük takmazsak tişörtünün önü devamlı ıslak. Eline aldığı tüm nesnelerle önce dişlerini kaşımaca.

Azı ve köpek dişlerin zor çıktığı, uzun zaman aldığı, bu süreçte bebeğin kişilik değiştirebileceiği, huysuzlanabileceği, geceleri uyumayabileceği gibi birçok hikaye okudum ve dinledim.

Ben de Bambino'dan bu tür şeyler bekliyordum doğal olarak.

Ama oğlan beni, bizi, hepimizi şaşırttı.

Geçen hafta mesaideydim hafta boyu. Akşamları oğlanla ilgilenemedim doya doya. Uyku saatine ancak gidiyordum eve. Haftasonu da hiç aklıma gelmedi.

Dün sabah uyanıp yatakta oturdu Bambino. Ellerini ağzına soktu ve kaşımaya çalıştı. "Dur ben kaşıyım istersen" dedim. Parmaklarımı ağzına soktum ve azı dişlerini kaşımaya başladım.

İşte o an elime kocaman bir diş geldi! Oğluşun azı dişlerinden biri çıkmış bile!! "Ne ara çıktı bu yahu?" Bir de diğer tarafa baktım, orada da kabartı var, yakında oradan da çıkacak bir tane!

Ne bir ağlama, ne bağırtı, ne huysuzluk, ne uykusuzluk, ne de başka bir değişim. Maşallah Bambino'ya ki böyle bir süreci normal akışında gerçekleştirdi. Acı eşiği yüksek galiba oğluşun. Hayat boyu böyle kalır inşallah!

Bakıcı teyzemiz gelince ona söyledim, "Geçen hafta çıkmıştı, ben dedim annenize" dedi. Bir hafta önce olan bu olayı göz göre göre kaçırdığıma çok üzüldüm o an. Akabinde saniyeler içinde bir "Niye çalışıyorum ki ben, niye bırakıp gidiyorum ki kuzuyu, hep böyle kaçıracak mıyım herşeyini?" şeklinde bir hesaplaşma yaşadım.

Sonra. Sonra ne mi oldu?

Paltomu giyip çantamı aldım ve işe gitmek üzere evden çıktım. Ardımda Bambino'yu bırakarak. Daha nice ilk'leri bensiz yaşayacağını düşünerek...
DEVAMINI OKU

27 Ocak 2012

Alerjisi olan Bebeklere Özel

Bu blogu okuyanlar bilir, Bambino'da atopik dermatit ile başlayan alerji durumu sonrasında süt ve süt ürünleri, yumurta ve kabuklu yemiş alerjisi ile devam etti; bu ve bu yazıda detayları bulabilirsiniz.

Doktorumuz Ömer Kalaycı'ya güvenim tam. Onun dediklerini aynen yapıyoruz. Bir yaşından sonra yapılan kan testlerinden ve muayeneden sonra, Bambinonun yumurtalı yiyecekleri tolere edebileceğini ve yavaş yavaş yumurtalı birşeylere başlayabileceiğimizi söyledi Ömer Bey. Yazının detayı burada. Çok sık olmasa da ara sıra yumurtalı krep yapıp veriyoruz ya da dışarıda lavaş pide (üzeri yumurtalı) getirdiklerinde ondan tattırıyoruz Bambino'ya. Ancak direkt haşlanmış ya da yağda yumurta vermiyoruz. Diğer alerjen maddeler içeren gıdaları ise hala yemiyor. Yani süt, peynir, yoğurt, kefir, süt tozu, peynir altı suyu içeren pek çok yiyeceği...

Ömer Bey son görüşmemizde alerjen bebek ve çocuklar için özel gıdaların satışına başlayacak bir hastasından söz etmişti. Oğlu alerjen olan ve kendisi de KBB uzmanı olan Tulga Şener, oğlunun yemek istediği ancak yiyemediği birçok yiyeceği Türkiye'de bulamadığı için yurtdışından getirterek başladığı serüvene bir internet satış sitesi kurarak devam etmiş.



Çocuğunuz süte, buğdaya, yumurtaya alerji diye arada bir bile olsa çikolata, kek, şekerleme yemek istediğinde bu sitedeki ürünleri güvenle ona verebilirsiniz. Sitedeki her ürünün içinde ne olup ne olmadığı, kimlerin güvenle kullanabileceği gibi bilgileri kolayca bulmak mümkün. Gıda dışında ekolojik temizlik ve bebek bakım ürünleri de sitede yer almakta. Özellikle earth mama angel baby ürünleri ve anti toz akarı spreyi benim ilgimi çekti.

Bu siteyle bağlantılı olarak gıda alerjisi hakkında bilinçlendirmek ve farkındalığı artırmak amacıyla http://www.gidaalerjisi.com/ internet sitesi de hizmete açılmış. Değişik alerji türleri hakkında bilgi almak, alerjen bebekleri olanların hikayelerini öğrenmek ve alınabilecek önlemlerle ilgili bilgi almak için buraya bakabilirsiniz. Her iki sitenin de danışmanlığını Ömer Bey yapıyor. Bu nedenle içeriklerinin güvenilir olduğunu düşünüyorum.

İki site de henüz yeni ancak kısa sürede içerik konusunda zenginleşecektir.

Alerjen bebek ve çocuklar konusunda böyle bir açığı kapatacak olmaları oldukça sevindirici.
DEVAMINI OKU

18 Ocak 2012

Fotograflarin Bana Anlattigi...






Bu fotograflari gorunce neden ben de boyle bir torenle evlenmedim diye sordum kendime.
Neden bizim dugunlerimiz satafatli oluyor?
Neden sadelesemiyoruz? (Hangi konuda sadelestik ki diye cevap veriyorum kendime)
Dugun resimlerime bakinca farkli birini goruyorum genelde.
Ben degilim sanki gelin.
Hatta kimse kendisi degil.
Icindekine rahatsizlik veren kiyafetler, vuran topuklu ayakkabilar, agir makyajlar...
Kimse kendi degil sanki.
Erkeklerin uzerine egreti duran takim elbiseler.
Hayatinda takim elbise giydigini gormedigin insanlar zorla takim elbise giymisler sanki.
Nasil bir normdur bu?









Halbuki Ingilizler, Irlandalilar oyle miydi? (Onlari birebir gordugum icin boyle yaziyorum, genel olarak Avrupalilar da diyebiliriz)
Hersey sade..
Goz yoran hicbir sey yok.
Herkes birarada, aralarinda di di nin di di si yok.
Ortam sakin..
Hersey dogal, goz yormuyor.
Boyle bir ortamda sahte duygular barinmiyor.
Fotograflar herseyi anlatiyor..
Ozellikle damatlarin giyimlerine bayildim.
Sadece kendileri olmuslar.
Baska biri gibi degil.
Kendilerini oldugu gibi yansitiyorlar.
Kendilerini oldugu gibi kabul eden insanlarla birlikteler.

Onlari gordukce Turk irkini sorguluyorum.
Ne kadar kendimiziz ki dugunlerimiz de kendimizi yansitsin?
Ne kadar normalizeyiz ya da?
Uclarda yasamiyor muyuz devamli?





Neyse..
Fotolarin daha fazlasi icin tiklayin.
Bazi fotograflar beni cok duygulandirdi.
Icimden "Belki bizim dugunumuz boyle olmadi ama belki Bambino ileride bize boyle bir dugun sahnesi yasatir" diye geciverdi bir an. Yabanci ya da Turk, gelin kim olursa olsun. Kendileri olsunlar. Her zaman. Dugunlerinde bile..
DEVAMINI OKU

17 Ocak 2012

Bir Kış Klasiği: Salep


Kış mevsiminin vazgeçilmezlerinden biridir salep.
Binbir türlü faydası vardır, verdiği zevkin yanında.
Hele kar yağınca salep içip yağan karı izlemek gibisi yoktur.
Sıcak bir odada, dizlerinde battaniye, camın kenarına kıvrılıp salep içmek, manzara seyretmek, kitap okuyup müzik dinlemek... Huzur bu değil de ne?

Saleple ilgili bazı ilginç bilgiler var paylaşmak istediğim. Geçenlerde facebook grubunda konuşuldu; bu sabah da Ayça yazmış. Ayça'nın yazısında muzla yapılan bir salep tarifi de var, alternatif arayanlara duyurulur :)

**İçeceğin adı salep’dir, salep’in ana maddesi olan bitkinin adı sahlep ) 

**Salep göğsü yumuşatır. Öksürük ve bronşit için yararlıdır. Kabızlığı gidermekte faydalıdır. Basur memeleri için yararlıdır. Zihnin çalışma gücünü arttırır. Kalbi kuvvetlendirir. Aybaşı kanamalarını düzenler. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Vücudun ısınmasını sağlar. Cinsel gücü çoğaltır.


** Gerçek sahlebin kilosu 150- 200 tl civarındadır. Kutularda satılan hazır salepler gerçek salep değildir ( maalesef)  içeriğine bakmadım ama varsa bile eser miktarda sahlep vardır mutlaka. Aktarlardan satın alabilirsiniz ama artık ben onların da karışık olup olmadığından emin değilim çünkü sahlep doğada kendi kendine yetişir ve üretimi yapılamayan bir bitkidir. 


DEVAMINI OKU

16 Ocak 2012

Üçü Birarada Ürün

Fonksiyonel ürünleri severim.
Geçenlerde yukarıdaki resimdeki ürünle karşılaştım ve paylaşmak istedim.
Görmüş olduğunuz Little Stars marka ürün hem mama sandalyesi, hem sallanan at hem de masa olarak kullanılabiliyor.
6 aylıktan 4 yaşına kadar kullanılabilir.
Fiyatı yaklaşık 150 pound.
Evet biraz pahalı ama tasarım ürünler hep böyle değil mi zaten?
Internet sitesine gitmek için tıklayınız.
DEVAMINI OKU

9 Ocak 2012

Kendi Çapımda DIY Projem

Pek becerikli bir hatun değilimdir. Daha doğrusu çok heves ederim ama aksiyona gelince bırakır giderim. Takip ettiğim çok güzel insanlar var bloglarda, hepsinin 10 parmağında 10 marifet. Bazen gaza gelip deneyesim geliyor, alet edevat toparlıyorum, herşey hazır ama bu sefer de bendeki istek gidiyor. Ya da "Amaaaan kim uğraşacak şimdi?" diyorum, "Ne gerek var?" diyorum, diyorum da diyorum.

Geçenlerde sümbül alasım geldi, üç ayrı renk sümbül aldım eve. Mis gibi kokuyorlar. Gel gör ki saksıları minicikti, acilen yeni saksıya ihtiyaçları vardı. Saksı almaktansa evde Bambino oynasın diye atmadığımız peynir kutularına ilişti gözüm. Önce diperine bıçakla birkaç çizik attım. Sonra biraz toprak ekleyip sümbülleri yeni kutularına transfer ettim. Aslında bu halleriyle bırakacaktım ama tesadüfen bir çekmecede kendinden yapışkanlı kağıt buldum (zamanında çerçeve yaptırdığım amca vermişti lazım olur sakla diye). Bambino uyuduktan sonra kutuların üzerine yapıştırıverdim. En fazla 10 dakikamı almıştır bu işlem.



Yeni saksılarım böylece tamamlandı. Yapınca hoşuma gitti :)
Ancak daha fazlasını beklemeyin, benden DIY ancak bu kadar oluyor :)
DEVAMINI OKU

6 Ocak 2012

En Sevdiği



Bambinonun en sevdiği renk mavi. Doğdugundan beri boyle. Mavi renkte olan herseyle daha cok ilgileniyor; mavi kapak, mavi kalem, mavi tas, mavi kitap. Mavi olsun da taştan olsun :)

Bu sabah mavi tokamı saçımdan çıkarttırdı ve uzun bir süre oynadı lastik tokayla.


Dün de üzerini değiştirirken fotolarda gördüğünüz mavi çizgili tshirtünü giymeyi istedi. En sevdiği tshirt olur kendileri. Bazen giymese bile elinde saatlerce taşır, odadan odaya gezdirir, üzerine yatıp mutluluk sesleri çıkarır.
DEVAMINI OKU

4 Ocak 2012

Bambino 15 Aylık


Bambino 1 yil ve bir ceyrek yasinda sevgili okur :)

Ise baslamamla birlikte gunler daha hızlı gecmeye basladi. Nasil gecmesin ki? Gunun 11 saati ondan ayriyim. Eve gelince sadece 1-2 saat gorebiliyorum yavrumu. Sonra da onu uyuturken ben de uyuyup kaliyorum. Sabaha aynı seyler sil bastan. Bazen geceleri uyanip yapmam gereken seyleri yapiyorum; genelde ortaligi toplamak, yemekleri dolaba koymak gibi. Kendim ya da kojo icin birsey yaptigim yok.

Neyse, bu tempoda sadece haftasonlari dolu dolu Bambino ile vakit gecirebiliyorum. O zamanlarda da Bambino ne isterse onu yapiyoruz. Bazen evden hic cikmak istemiyor. 'Disari cikmak ister misin?' diye soruyorum, kafasini iki yana defalarca sallayip 'ı-ııı' diyor :)

'Bezini degistirelim mi yavrum?'
'I-ıııııııh'

'Bunu yemek ister misin?'
'I-ıııııh'

'Giyinelim mi?'
'I-ııııııh'

Her defasında tepki aynı; kafayi iki yana defalarca sallıyor. Kendinden emin olması cok hosuma gidiyor, o yüzden hic ısrar etmiyorum. Bazen bir saat çıplak gezidig oluyor. Bezini degistirmeden bir saat ortada dolaştıgı da. Allahtan rahat bir tipim (boyle bir anne olacagimi tahmin etmiyordum ama oyle oldum ciktim)

Dun ogleden sonra evde 'anne yok' krizi cikmis, bizimki sersem sepelek mecnun gibi evde dolasirken kafasini salon kapisina cok fena carpmis. Annem ben gelene kadar panik olmus, birsey oldu diye. Ben geldigimde annem telasla olani biteni anlatti ben Bambinoyu emzirirken. Tek soyledigim sey 'Olabilir' oldu :) Kadin dumur oldu tabi :) 'Keyfi yerinde, mutlu gorunuyor, buyutmeye gerek yok' dedim sonra da. Annem gidene kadar Bambino'ya 'Yavas yuru, dikkatli yuru evladim' demekten bir hal oldu. Gerci boyle dedi dedi; sabah kalktigimizda Bambino yurumeyi birakmis yengec gibi emeklemeye baslamisti! Geriye donus bir nevi.. Neyse, bu da "olabilir" :))

Yine gecen gun sabah uyanir uyanmaz yataga oturup etrafina uzayli gibi bakindi Bambino. Ben yaninda yoktum, banyodan cikip geldim ve onun o halini gorunce "Bambino'nun yazilimi guncellenmis gece" dedim hemen. Oyle sakin ama farkli bakiyordu ki. Nitekim gun icindeki hareketleri, tavirlari, tepkileri bana bu sozumu sık sık animsatti. Annelik icgudusu mu nedir bilmiyorum, belki de iyi bir gozlemciyim. Ama eminim ki o gece ne olmussa olmus, Bambino buyume maratonunda yeni bir asamaya gecmisti.

Bu yeni asamada "sen, ben, biz" kavramlari gelismeye basladi. "Anne yaninda, baba yaninda, Bambino da burada" dedim bu sabah uyanınca; bana bu cumleleri belki 40 defa tekrarlatti :) Her defasinda "anne" derken bana dokundu eliyle, "baba" derken babasina dokundu. Kendine dokunmadı ama.

Eskiden aynaya bakinca gidip aynadaki Bambino'yu öpmeye, yalamaya calisirdi. Artik aynada kendini gorunce gidip yapismiyor her zaman, orada "kendini" gordugunu biliyor. "Ben" kavrami yavas yavas olusmaya basliyor cok sukur.

Vucudundaki uzuvlari gosteriyor bizdik. Hepsinin yerini bulabiliyor, hatta bizimkileri de buluyor :)

Disaridan gecen otobus, ucak ve helikopter sesine asiri duyarli, sesi duydu mu cama gidip bakmak istiyor ve bize ayni cumleyi defalarca tekrarlatiyor.

Konusmaya cok hevesli ancak seslendirebileceginden emin oldugu sozcukleri soyluyor. Emin hissetmezse "aaaa" diyerek bize soylettiriyor demek istedigini. Eger onu anlamaz ya da anlayip da dile getirmezsek biz soyleyene kadar "aaaa,aaaaaaaaaaa" diyerek bagiriyor. Tabi bu sirada eller ve kollar da hareket halinde, o nesneye yonelmis durumda :) Sonuc olarak konusmaya cok hevesli ama henuz o asamaya daha var gibi. O zamana kadar da onun sesi biz olacagiz, yoksa basimiz cok agriyacak :))

Kelimelerin bir ya da iki hecesini soyleyebiliyor.

Ayva: Aa-va
Havuc: A-vu
Anne: Anne :)
Baba: Dada
Anneanne: Anaane (Italyanlar gibi melodili okunacak)
Dede: Ede
Gitti: Ditti
Gel: Gel (ellerle de gel isareti yapiliyor ayni anda)
Et: Et

Hayvan seslerini taklit etmeye bayiliyor :) "Cik, vak, mee, miavv, hev" diyor dogru bir sekilde.

Oyuncaklariyla oynamiyor uzun sure. Kitap okumayi, resimlere bakmayi seviyor. Gerci tembel anne uzun zamandir oyuncak degisimi yapmadigi icin de sıkılmıs olabilir. Mutfak ve banyo dolaplarini bosaltmayi, odasindaki sifonyeri yere indirmeyi seviyor. Eskiden sadece bosaltir giderdi, simdi bosaltip oynayip cogunlukla geri yerine koyuyor kendi istegiyle. Hangi esyanin nereye ait oldugunu, nerede durdugunu biliyor. Dolaplarin icini ezberledi ama bu onu sıkmıyor; tersine bir dolabi actiginda icinden ne cikacagini bilmek onu mutlu ediyor, rahatlatiyor. "Cocuklar duzeni sever" gercekten dogru. Kendilerini boyle guvende hissediyorlar. Uzun sure disarida vakit gecirdikten sonra eve dondugumuzde cok mutlu olmasi da ayni sebepten sanirim.

Mutlu oldugunda "gaaaaa, ga-gaaa" diye ses cikariyor. Bir de mutlu mutlu ciglik atiyor :) Konusamadigi icin icindeki enerjiyi bu yolla disa vuruyor. Bir de basini sol ya da sag omzuna dogru egip "mmmmmm" diye cok guzel bir sevgi sesi cikariyor :) Oyle anlarda kojoyla biz de onun gibi yapip sevgi yumagi oluyoruz :)

Aklima geldikce ona cocuk sarkilari soyluyorum; genelde Susam Sokagi melodileri. Cok seviyor benden sarki dinlemeyi. Bezini degistirirken bu yontemi kullaniyorum genelde :) "Sag elimde 5 parmak, sol elimde 5 parmak" sarkisinda ellerimi alip parmaklarimi saymami istiyor. Sonra da Bambinonun parmaklarini sayiyoruz.

Öne bakan araba koltugu almamizla ben de ön koltuga terfi ettim. Bambino da disariyi daha rahat gordugu icin kendi kendine daha cok vakit gecirebiliyor. Ama uyku vakti geldiyse ve illa memeyle uyumak istiyorsa aglamaya basliyor.

Aklima gelenler bunlar. Velhasil, zaman su gibi akip gidiyor...
DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com