10 Ağustos 2012

Unutmayacağım Anılardan Biri

Pazartesi akşamı kojo Bambinoyu parka götürmek istedi. Bambino ise anne ve babasıyla evde vakit geçirmek. Kucağıma çıkıp giriş kapısının yanındaki görüntülü telefon ve alarmla oynamaya başladı. Telefonla oynamasına izin var ama alarmla oynamasına yok. Genelde alarmın kapağını açıp şöyle bir bakar, basar gibi yapar ama basmaz, kapağı kapatır, o kadar. 

Bu defa bir adım daha ileri gitmek istedi ve tuşlardan birine bastı. Tabi anne ve baba olarak anında "hede hödö" demeye başladık. Baktım ki babası yeterince sert çıkışıyor, ben geriye çektim kendimi. "Oğlum onlarla oynamayalım, gel bununla oynayalım, o alarmla sadece baba oynuyor, o babanın" diyerek yumuşakça yaklaştım. Babası ise daha otoriter bir tavırla "Onunla oynarsan polisler bize kızar, o alarm polisin, sadece baba oynayabilir, senin onunla oynamanı istemiyorum" gibi şeyler söyledi. Bambino biraz ikna olur gibi oldu ama sonra tekrar bir hamle daha yapıp kapağı açtı. Tam tuşlara basmaya yelteniyordu ki babası kapağı pat diye kapatıverdi. Bir yandan da otoriter sesi ile söyleniyor tabi. Bambino çizgiyi aşmasının bedelini babadan hem fiziksel hem de sözlü olarak aldı ve başladı ağlamaya. Ama nasıl ağlıyor, avaz avaz! 

Oradan ayrılmak ve başka bir yerde onu sakinleştirmek istiyorum, ona da izin vermiyor. Kapının dibinde dikiliyoruz üçümüz; Bambino ağlıyor, anne Bambinoyu sakinleştirmeye çalışıyor, baba otoriter bir figür olarak hiçbir şey demeden duruyor. Ben "Üzüldüğünü görüyorum. Baba alarmla oynamanı istemiyor, senin için tehlikeli olabilir" diyorum, fazla da birşey diyemiyorum çünkü gerçekten tehlikeli yaptığı iş. Babayı da ezip geçmek olmaz. Ancak bu kadar söyleyebildiklerim. Baba da zaten sinirli gelmiş o gün eve, bu olaydan sonra iyice sinirlenmiş bir şekilde, hala oğlanı parka götürmeye uğraşıyor "hadi gidiyoruz giyin bakalım" diyerek. Bambino gitmek istemiyor tabi.

Neyse, o akşamı öylece geçirdik. 

Ertesi akşam ilk defa Bambinosuz şehir dışına çıktım, günü birlik olarak Eskişehir'e gittim geldim. Haliyle yorgunluk diz boyu. Bambino halimi gördü ve benden hayır gelmeyeceğini anlayınca babasıyla parka gitmeye razı oldu. Ben de duş alıp yattım onlar gelene kadar.

Çarşamba akşamı kojo yine tam bir motivasyonla eve geldi. "Hadi oğlum dışarı çıkıyoruz, parka götüreceğim seni" diyerek. Ama Bambino "ı-ıh" dedi, parka gitmeyecekmiş. Onun yerine tüm akşamı banyo lavabosundan tasla su doldurup kova ve küveti doldurmaca oynadı kendi kendine. Orası bitti, bu sefer mutfak lavabosunda bulaşık yıkamaca, yiyecek temizlemece, çay kavanozunu boşaltmaca gibi oyunlara daldı. Babası bütün akşam taciz etti oğlanı, parka götürmek için ne diller döktü ama Bambino hiç oralı olmadı.

Ben "E her gün parka gitmek isteyecek değil ya, bir akşam da evde oturmak istedi, annesinin yanında olmak istedi belki" diyerek durumu kendimce açıklığa kavuşturdum :)

Bu arada Bambino ara ara "İay üsüldü (üzüldü)" demeye başladı Pazartesi günkü olaydan sonra. Ben buna da bir açıklama buldum hemen: Ben ona "Üzüldün" dedim ya, o da bunu öğrendiğini belli etmek için sık sık kullanıyor bu kelimeyi. Durup durup "üsüldüm" diyor ama :) Sabah kalkıp babasını soruyor yanımızda görmezse, sonra da üzüldüğünü söylüyor. Şimdi fark ediyorum ki benimle tek kaldığı zaman bunu ifade ediyor. Ben de yeri geliyor ona aynı duyguyu yansıtmak için dudaklarımı büzüp "Anne de üzüldü" diyorum, bazen de "Başka duyguları da öğrensin" diyerek "anne çok mutlu" diyerek sırıtıyorum. Sanıyorum ki bu bir oyun ve Bambino duyguları söylemeyi öğreniyor. Ben mutlu olunca gülüyor hareketlerime, ama hemen sonra "İay üsüldü" diyerek geri dönüyor melankolik haline. Sesi cılızlaşıyor, omuzları düşüyor, öyle güzel yapıyor ki üzgün rolünü. Ah bu saftirik ben!

Perşembe akşamı baba yine hevesle oğlanı parka götürmek için söylenmeye başlıyor gelir gelmez: "Hadi oğlum, dışarı çıkalım, şu oyuncaklarını da alalım, değişik bir parka gidelim bugün istersen". Bambino yine net bir şekilde "Hayır" diyor ve başka işlere dalmaya başlıyor. En sonunda banyonun yolunu tutup kova, leğen ve küveti yerine koyup sandalyenin üzerine çıkıp başlıyor tasla onlara su doldurmaya. 

Ben ise kojonun bu tavırlarından oldukça rahatsızım. Gidip çıkışıyorum kendisine: 
"Bak, bu oğlan her gün seninle dışarı çıkmak zorunda değil, canı istemezse çıkmayabilir, bu kadar ısrarcı olman hoş değil". 
Kojonun cevabı şöyle: 
"Ama ben onunla dışarı çıkmak istiyorum, bütün gün bunun hayalini yaşıyorum, çok seviyorum onunla parka gitmeyi".
Ben:"İyi de böyle bir beklentiye kendi kendini sokuyorsun, o sonuçta farklı bir birey ve senden farklı istekleri olmasını normal karşılaman gerekir. Yeterince teklif ettin ve sordun, yeter artık. Eğer vakit geçirmek istiyorsan banyoda da birlikte vakit geçirebilirsin onunla. Kağıttan gemi yapıp yüzdürün mesela. Maksat birlikte olmaksa orada birlikte olun."
Kojo: "Ben evde durmak istemiyorum ki ama. Dışarı çıkmak istiyorum, evde daralıyorum. Hem banyoda çok güvensiz duruyor öyle sandalyede. Her an düşebilir. Tehlikeli bir ortam."
Ben:"Güvensiz ve tehlikeli buluyorsan gerekli önlemleri al ama onun seçimine karışmaya hakkın yok. Bence tehlikeli bir durum da yok ayrıca. Hava almak istiyorsan sen çık, hatta çıksan gerçekten çok iyi olur, sana da iyi gelir, madem öyle bir beklentiye de girdin, sen çık dolaş biraz. Biz evde takılmaya devam ederiz."
Kojo:"Ama ben oğlumla çıkmak istiyorum. Hem kaç gündür hevesliydi parka gitmeye. Neden gitmek istemiyor iki gündür acaba?"
Ben:"Evet, öyleydi, bilmiyorum ki neden. Vardır mutlaka bir nedeni. Belki bakıcı teyzesiyle parkta birşey yaşadı, ondan gitmiyor. Ya da belki başka bir şey."

Kojo "İyi o zaman, ben çıkıyorum" diyerek çıkmaya hazırlandı. Ben de banyoya Bambinonun yanına geldim.

Ben: "Oğlum baba dışarı çıktı, sen de çıkmak ister misin?"
Bambino: "I-ıh." (Su oyununa devam ediyor)
Ben: "Baba parka gidecekmiş, hem de değişik bir parka."
Bambino: "I-ıh."
Ben: "Tamam, çıkmak istemiyorsun."
Bambino: Biraz durur ve "paaaak (park)" der.
Ben: "Parka gitmek istiyorsun. Tamam o zaman gel babaya götüreyim seni."
Bambino: "I-ıh".
Ben: "Benimle gitmek ister misin, birlikte parka gidelim mi?"
Bambino: "Hıııı (Kafayı sallar tamam anlamında). PAAAAK. Hadi paaak!"
Ben: Babayla parka gitmek istemiyorsun. Benimle gitmek istiyorsun. Tamam oğlum.
Bambino: İ-AY ÜSÜLDÜ.. İ-AY ÜSÜLDÜ... (Ses cılızlaşır, omuzlar düşer, gözlerde hüzün)

O an şimşekler çaktı bende!!! Bambino babasının Pazartesi günkü tavırlarına ve ona bağırmasına ÜZÜLMÜŞTÜ! Hem de ÇOK!! Ve unutmamıştı

Nasıl etkilendim anlatamam... "Küçücük çocuk" diyip asla geçmemek lazım, ASLA!
Hemen kapıya koştum.

Kojo da kapıdan çıkar gibi yapmış ama çıkmamış aslında, tüm konuşmayı duymuş.
Öyle üzüldü ki. "Bana küsmüş, o yüzden parka gitmek istememiş benimle... Çok üzgünüm" diyerek sarıldı bana :((
Bu da benim ikinci çocuğum işte..
"Bak" dedim, "Bu çocuğun gönlünü almak istiyorsan o ne isterse yapacaksın, sorgulamadan, otoriter davranmadan".
"Tamam" dedi kojo, "Gidip bir hediye alayım ona".
Ben "Dur gitme, dolapta hiç çıkarmadığım oyuncaklar var, birini ver istersen".

Dolaptaki mavi motorsikleti acele paket yapıp Bambinonun yanına geldi kojo. "Oğlum, bak sana ne aldım" diyerek Bambinonun ilgisini çekti. Birlikte içeri gidip paketi açtılar, ben onları yalnız bıraktım bilerek. Kojo oğlanı öpüp bağrına basıyor devamlı, seslerini duyuyorum içeriden :)

Az sonra Bambinoyu kapıya koşarken gördüm:
"Bab-ba, paaaaak, hadi paaaak" :))

Baba oğul sevinçle parka gidiyorlar. Hatta yemeği dışarıda yiyorlar. Eğlence parkına gidip eğleniyorlar. Gece geldiklerinde Bambino direkt m.eme istiyor ve 10 dk içinde sızıyor. Gece boyu iki kere kahkahalar atıyor uykusunda, öyle mutlu ki :))

Bu olayı unutabileceğimi sanmıyorum. Bambinonun bize kaç gündür üzüldüğünü anlatması ama benim bunu anlamamam beni çok üzüyor. Babasına bu kadar kırılmış olması ama kendini ancak bu kadar ifade edebilmesi, bizim ise bunu anlamadan kaldığımız yerden devam etmemiz beni üzüyor. Yine de buna da çok şükür, ya hiç söylemeseydi, ya hep içine atsaydı? Umarım edilgen hale getirmeyiz çocuğumuzu. Bu en büyük korkum...

10 yorum:

  1. kiyamam size ama hepinize birden.
    tatliya baglanmis iste annesi uzulme sen.
    Yalniz sizin isiniz var galiba bambinoyla bu yasta gonul koydu ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım yaa, aklıma geldikçe içim parçalanıyor sanki :(
      Şimdiden böyleyse yandık bence de :) Çok bi hassas bu oğlan, çoook!

      Sil
  2. Nasıl üzülmüş,günlerce minik yüreğinde taşımış:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dimi?! Bu akıllı! anne de hiç bir şey anlamamış :(

      Sil
  3. Canım kıyamam. Ama bence sevinmelisiniz, duygusunu bu kadar net dile getirmesi çok güzel. 2 yaş krizleri daha hafif geçecek bu durumda. Diğer yandan her çocuk ne kadar farklı diye düşündüm. Demek ki, Bambino duygusal yönü çok kuvvetli bir çocuk. Belki ileride anaokulunda da bu konuda dikkatli olmak lazım. Biz, bizim oğlanla anlattığınız sahneyi her gün yaşıyoruz prizler konusunda. Genelde Harvey Karp'ın bebekçe konuşarak duygusunu onun yerine dile getirme tekniği işe yarıyor (O prizi ellemek istiyooorrruuum diye tepiniyorum bazen). Ya işe yarıyor ya da bizim oğlan ikizler, yanar döner (!), ondan unutuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım bu özelliği hep devam eder, duygularının farkında olması ve bunu ifade edebilmesi çok güzel. Ve umarım yanında bunu anlayabilecek iyi insanlar olur her zaman! Duygusal olması onun fıtratı, karakteri. İleride bu nedenle hayalkırıklığı çok yaşar gibime geliyor ama yapacak birşey yok bence.
      Evet, bebekler çok çabuk unutuyorlar. Ama bazen Bambino bizim sınırlarımızı test ediyor gibi geliyor. Elini prize doğru yaklaştırırken yüzümüze bakıyor nasıl tepki vereceğiz diye. O zaman anlıyorum bizi denediğini. Tutarlı olmamızı bekliyor. Farklı bir tepki vermeden hep aynı şekilde davranmak gerekiyor. Bebekçe konuşmayı hiç denemedik, bizimkinde işe yarayacağını pek sanmıyorum gerçi ;)

      Sil
  4. merhaba,bazem biz buyukler bebeklerimizin de ayri bir birey oldugunu unutabiliyoruz.bambino cok guzel aciklamis hislerini,bu onun ileride duracagi cizgiyi gosteriyor, duygusal ama duygularini dile getirebilen bir birey.bazen hayatin yorgunluklarindan arinip ne demek istediklerini anlamaya calismak lazim.cok sukur ki siz cok kisa bir surede cozmussunuz bambinoyu,bence sevinmelisiniz ..ya hic anlamasaydiniz bebeginizin ic dunyasindaki firtinayi..sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yazmışsınız, moral oldu bana, çoook teşekkürler :)) Sevgiler :)

      Sil
  5. unutmamış ve kaç gün babaya bozuk atmış resmen:) neyseki sonuçta tatlıya bağlanmış.kıyamam ben bambinoya..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyılır mı hiç? Kuzu o kuzu, tatlı minik kuzu :)

      Sil

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com