Kelebek konarsa mısırın püskülüne ve yumurtalarını bırakırsa eğer, ürünün bir kısmı zarar görür, doğru. Ama, o mısırı kızım yediğinde, içine işlenen, yıkamakla temizleyemeyeceğim, haşladığımda gitmeyecek o kimyasal, kızıma ne yapar... Asıl onu merak ediyorum ben.
Diyorlar ki "üreticisi, eğer, GDO'lu ürünün zarar verdiğini fark ederse,ürününü piyasadan çeker!"
Diyorum ki, "benim kızım denek değil!"
Diyorum ki, "benim kızım denek değil!"
Fikir sahibi damaklar "Ne Yersek O'yuz" diyor. Ben de bu sozu sik sik soylerim, cevremdekilere de hatirlatirim. GDO'lu urunleri yememek icin organik urunlere yonelmeli, kisa vadede bunu yapabiliriz sanirim. Belki cepten daha cok para cikacak ama uzun vadede daha karli olacagimizi dusunuyorum. Ama itiraf etmeliyim ki, bu ulkeye geldigimizden beri buyuk marketlerde alisveris yapmiyoruz. Bakkalda ne varsa onu aliyoruz. Meyve-sebze icin de semt pazarina gidiyoruz, ama satilan urunler organik mi degil mi bilmiyoruz. Sadece tedarik zincirinin daha kisa oldugunu dusunuyoruz. Bir de taze ve ayni para ile daha cok miktarda meyve-sebze alabiliyoruz. Ama nedense buradaki duzenlemelerin insan yararina oldugunu dusunuyorum, o yuzden kendimi daha guvende hissediyorum. Malum, TR'de hala oturmamis bir duzen, gecirilmemis demokrasi evreleri var. Nerden baksan bura ile arasinda 100 yil vardir. Neyse, bu mevzulara girmeyeyim, kactim o halde...
0 kisi demis ki::
Yorum Gönder