Haftasonunda olan biteni yazacaktım ama hafta ortası oldu, ancak vakit bulabiliyorum!
Bu hafta çok hızlı başladı işyerinde ve benim işler bir anda arttı.
Şöyle ağız tadıyla gerine gerine, çaylı kahveli bir blog yazısı yazmak isterdim ama şu anda ancak satırbaşlarını yazmam olası.
Cumartesi günü arabamız tamire gittiği için biz de anneanne-dede evine gittik. Ama eve hiç girmedik :) Bambino ne zaman içeri adım atsak beni kolumdan sürükleyip dışarı götürmek istedi. Sokak çocuğu oldu çıktı başıma :P
Dışarıda arabalara, gelen geçene, kedi, kuş ve köpeklere baktı. Kendince konuştu onlarla.
Çok kısa aralıklarla içeri girdiğimizde ise yemek yedi beyefendi. Sonra hoop tekrar dışarı!
Bir ara dede bahçede tamirat yapacak diyerek arka bahçeye çıkardım oğluşu. Babam ve annem bahçe düzenlemesi yaptılar, ben de katıldım onlara. Ağaçları budadık, toprağı temizledik, çiçekler için yer yaptık, ortalığı topladık.
Bu esnada Bambino serbest serbest takıldı bahçede. Buz dolu bir kova ile oynadı (evet yanlış okumadınız, bahçedeki kovanın içi buz doluydu). Başka bir kabın içindeki suyla oynadı, suyun içindeki dal parçalarına ve yapraklara baktı, elledi, yedi, çiğnedi, tükürdü. Suyu üstüne döktü. Toprakları oradan oraya taşıdı. Bahçede komşuların çocuklarından kalma lego parçaları buldu, onlarla oynadı. Budadığımız dal parçalarını taşıdı. Bahçe sulamak için alınan çiçek şeklindeki aparatla oynadı. Oynadı da oynadı :) Bir süre sonra Bambino tanınmaz hale geldi; üstü başı çamur içinde, çorapları ve üzeri ıslak, tam reklamlardaki "kirlenmek güzeldir" i anımsatan bir durum :)
Hemen yukarı banyoya çıktık. Bunca oyunun üstüne bir de banyoda oynadı minnoş. Sonra da üzeri değişti, aklandı paklandı, bir müddet anneanne-dede yatağında annesiyle dinlenmeye çekildi :)
Araba tamiri akşam 8'e kadar sürdü. Neredeyse eve gitmeyip orada kalacaktık ama kojo gelince gidelim evimize diyerek çıktık.
Ertesi gün sabah erkenden Bambinonun büyük anneannesine gitmek üzere kalktık. Ancak saatleri ileri alınmıştı bile, çoktan güneş tepeye çıkmıştı. Anneanneye gidip teyze ve anneanneyi aldık evlerinden ve yola koyulduk. Baharın gelişine tanık ola ola ilerledik. Karlar erimiş, tarlaları su basmıştı. Her yerde derecikler oluşmuş, yer yer pirinç tarlası gibi sular kaplamıştı tarlaları. Çeşmeler gürül gürül akıyordu. Doğanın uyanışını, muhteşem açık yeşil renklerini, koyun ve kuzuların otlaklarda dinlenmesini izlemek müthiş keyifliydi. Bir de Bambino yolun yarısını sabah uykusunda geçirince gayet güzel gittik.
Önce büyük teyzenin evine gittik. Enişte ve teyzemiz çaylarını içerken bulduk onları. Bahçede güzel bir masa hazırladık. Bambino önce çekingen davrandı ama kısa sürede aşina oldu herşeye. En çok eniştenin arabasını sevdi. Kendisini arkaya oturttu, kojoyla beni de ön koltuklara. Yarım saat kadar esir aldı bizi. Çıkmak istemedi, çıkmamızı da istemedi. Bahçeden gelen horoz seslerinden ürktüğünü fark ettik. O yüzden de çıkmak istememiş yavrum. Horozlar öttükçe taklit etti onları ama yanlarına gitmeye şiddetle karşı çıktı.
Teyze ile enişteden ayrılarak büyük anneanneye gittik. Bambino diğer teyzemizin 8 yaşındaki güzel kızının yanından ayrılmak istemedi. Üstine üstlük her fırsatta ona olan sevgisini yanına gidip ellerine yüzünü gömerek ya da dizlerine kafasını koyup sevgi şarkısı mırıldanarak belli etti :) Güzel kızımız ise bir yerden sonra rahatsız olmaya başladı Bambinodan. Ben de Bambinoyu uzaklaştırmak için başladım oyunlara :) Bambino büyük anneannesiyle de güzel anlaştı, onun bastonunu alıp kendi kullandı, yüzünü öpmesine her defasında izin verdi.
Bambino evi o kadar benimsedi ki bir süre sonra kendi kendine oraya buraya gitmeye, istediği şeyleri almaya ve oynamaya başladı. Bizim geldiğimizi duyanlar ya da anneannemi ziyarete gelenler eve gelip gittiği için devamlı hareket vardı ortamda. Biri geliyor, biri gidiyor, sofralar kuruluyor, çaylar demleniyor, sohbet muhabbet Bambinonun acaip hoşuna gitti. Çocuklar kalabalığı gerçekten çok seviyorlar :)
Öğleden sonra yolda uyusun da rahat gelelim istedim ama Bambino uykuya yenik düşünce uyku sonrası yola çıktık. Uykusunu almış ve enerji dolu bir bebeği 2,5 saatlik yolda devamlı koltuğunda oturtmak mümkün diyenler bana haber versin lütfen! Yarım saat sonra bizimki kalkmak, dolaşmak ve yürümek istedi. Mecburen kucağıma aldım bir süre. Sonra geri yerine oturttum. Dışarıdan geçen arabalara, kamyonlara baktık, boya yaptık, kitap okuduk. Derken bizimki tekrar meme emmek bahanesiyle kalkmak istedi. Bir otur bir kalk derken geldik eve ama benim pilim bitmişti çoktan! Annemleri bırakıp eve geçtik. Bambino neyseki kısa süre içinde uyudu.
Haftasonunun yorgunluğunu (!) işyerinde atarım umuduyla geldiğim işte hayalkırıklığına uğradım. İşler bir anda yoğunlaşıverdi.
Bambino ise haftasonu kalabalık ortamlardan ve devamlı anne babayla geçen zamanın ardından tabiri caizse sudan çıkmış balığa döndü. Bomboş evde bakıcı teyzesiyle birlikte yalnız kalıverdi. Bu hissiyatını da pazartesinden beri yaptığı huysuzluklarla hepimize gösterdi, hala da gösteriyor.
Bambino benden ayrılmaya hala alışamadı. "Alışır, alışacak başka çaresi yok" dediler, dedim ama ne zaman olacak bu bilemiyorum. Bu konuda çok üzgünüm.
ne güzel bir haftasonu geçirmişsiniz öyle:) çocuk dediğin kalabalık seviyor,kalabalık istiyor. bizimki de anneyle babayla geçen haftasonunundan sonra her ptesi en mızmız en huysuz zamanlarını yaşıyor:( biraz daha büyüsün annesi, alışacak diyeceğim ama bizimki hala alışmadı ki:(
YanıtlaSilZeren, sağol canım :) Off offfff alışılmıyor işte değil mi? :(
YanıtlaSil