24 Nisan 2010

Bodiam Kalesi ve Hastings

Ingiltere'de araba almadik, buna neredeyse hic ihtiyac duymadik. Toplu tasima alternatifleri oyle gelismis ve oyle yogun ki, memleketi demir aglar ve yer alti aglariyla dort bir yandan ormusler resmen :) Her yere en az iki alternatif ulasim imkani bulabiliyorsunuz. Trenler konforlu, metrolar cesit cesit, hafif rayli sistemler (DLR denen) soforsuz (otomatik pilotta gidiyor!), otobusler ferah (is saatleri disinda)... Sehir disina gittigimizde de genelde treni tercih ediyoruz, hem manzara izleyerek gidiyoruz, hem gercekten konforlu oldugu icin otobuse gore tercih nedenimiz oluyor..
Simdiye kadar arabaya ihtiyac duydugumuz zamanlar gercekten cok azdir.. Ikea'ya gittigimiz zamanlar, cok yuklu market alisverisi yaptigimiz zamanlar, havaalanina yuklu gidiyorsak gibi. Ama arabasiz da olsak bunlarin hepsini basariyla gerceklestirdik bu ulkede.. Toplu tasima oyle bir kultur ki, yazin calistigim sirketteki ust duzey yoneticilerin metro ve trenle ise geldiklerini ogrendigimde cok sasirmistim. TR'deki makam araci kulturunu dusunup, buradakilerin hic rahat nedir bilmedikleri sonucuna bile varmistim :P Hele bir mudurun pantolon pacalarini coraplarinin icine sokarak bisiklete binip gittigini gorunce dudagim ucuklamisti! Nasil bir hayat tarzi, nasil bir bakis acisiydi bu boyle?!
Sonunda Ingilizler de degil, bizde sorun olduguna kanaat getirdim :) Sonucta TR kucuk Amerika, kucuk Ingiltere degil... Nasil Amerikaliklar markete bile 4x4 leri ile gidiyorlar, nasil ki her orta gelirli Amerikalinin garajinda en az iki araba var, biz de onlar gibiyiz iste! Tek bir farkla: onlarda benzin su kadar ucuz (hatta belki daha bile ucuzdur, su koladan pahaliydi cunku!), biz ise dunyanin en pahali benzinini kullaniyoruz! TR'de eger arabaniz yoksa sehir icinde bir yerden bir yere ulasim iskence haline donusebiliyor. Ornegin Ankara'da Cayyolu taraflarina giden otobusler genelde 30 dk da bir geciyor, duraklarda dogru durust bekleme yerleri yok, geceyarisindan sonra otobus yok... Dolmuslarin guzergahi otobuslerden daha farkli, sehrin merkezinden dolmuslara ulasmak icin ekstra yol gitmek gerekiyor, genelde agzina kadar dolu oldugunu soylememe gerek yok herhalde. Son durakta ya da yakinlarda binemediyseniz genelde dolmus da durmuyor istediginiz yerde! Kac arkadasimin aksam sehir merkezine inip vakit geceyarisini gectigi icin (sohbet, muhabbet guzel tabi :)  eve donemedigini ve baska arkadaslarinda kalmak zorunda kaldigini bilirim... Bu mudur medeniyet gostergesi?
Nerden nereye geldim yine! Bu ara beyin noronlarim arasindaki baglantilar tam kapasite calisiyor, bir sey dusunurken bambaska bir seye kafa yorarken buluyorum kendimi. Bugun normalde Cuma gunu Ingiltere'ye bizi ziyarete gelecek olan bir arkadasimin Izlanda'daki volkan nedeniyle seyahatlerini iptal ederek Haziran ayina bilet almalari ile ilgili bir mail yazdim, maili tekrar okudugumda anneannemden bahsettigimi gordum, hem de bayagi uzun :))
Offf, yine dagildim... Tamam bu yazinin ana konusuna donuyorum hemen: Efendim, biz buradayken arabaya ihtiyac duymadik genelde ama kabul etmek lazim ki Ingiltere kulturune ait oyle yerler var ki, ne tren, ne otobus gidiyor. Mutlaka arabaniz olmasi lazim. Genelde doga icinde, yemyesil tepelerin eteklerinde olan, belki televizyonda gormus olabileceginiz ortacagdan kalma satolar, derebeylik malikaneleri, yuzyillar oncesine ait av koskleri, ormanin ortasinda yer alan goletler ve bahcelerin bir kismi toplu tasima araclari ile ulasilamayacak yerlerde. Iste bu noktada arabasi olan arkadaslarimiz devreye girdi :) Sagolsun anne ve bebisi ve esi :) arabalari ile bizi gezi planlarina dahil ettiler ve sayelerinde normalde kendimizin gidemeyecegi yerleri gormus olduk. Bir kez daha buradan cok tesekkur ediyoruz kendilerine!
Gittigimiz yerlerden biri Bodian Kalesi idi. 1385 yilinda yapilan bu kale gercekten cok guzel korunmus. Kalenin etrafindaki hendek su ile doldurulmus ve ordek ve kazlara ev sahipligi yapiyor. Tabi, hayatimda gordugum en uzun tatli su baliklarini da unutmamak lazim; bkz. fotolar.
Kalenin ici de gayet guzel korunmus. Bizi sasirtan seylerden biri ortacag kiyafetleri icindeki kale halki oldu. Askerler, koyluler, cocuklar, hepsi o donemin kiyafetleri icindeydi ve isteyene bilgi veriyorlar, isteyenle  fotograf cektiriyorlardi! Hatta birkac asker kilic gosterisi yapti, bir ara da nobet degisimi yaptilar ciddi ciddi! Bizi daha cok sasirtan sey ise butun bu kisilerin gonullu olarak bu isi yaptiklari idi! Kulturlerini korumaya bu derece kararli ve istekli olmalarini cok takdir ettim. Ustelik 7'den 77'ye :)
Kalenin tepesinden Rother Vadisi'nin guzel manzarasi uzaniyordu. Bir de fotolardan birindeki mezarlik... Kalenin icindeki nazar boncuguna ise anlam veremedik :)
Kalenin cevresinde yine eski zamandaki yasamla ilgili hem eglendirici hem ogretici aktivite cadirlari ve oyun standlari vardi. Ozellikle cocuklar icin superdi bunlar :) Biz sabahtan gittigimiz icin kalenin tam karsisindaki tahta bank ve piknik masalarindan olusan bir seti kaptik, tum gun de ayni ortacagdaki derebeyler gibi yedik ictik kale manzarasina karsi :))
Gun ilerledikce insan sayisi artti ama kimse kimseyi rahatsiz etmeden takildi (TR de ki piknik yerlerinde kalabalik arttikca bir an once gitme istegi uyanirdi bizde!)
Ogleden sonra artik mekan degisikliginin gerektigi kanaatine vararak bu defa okyanus kenarinda bir yere gittik: Hastings. Cekilen okyanus sularina karsi sahilde klasik Ingiliz yemegi olan balik ve cips (fish&chips) yedik, bol bol deniz havasi icimize cektik!
Sahilden ayrilirken kojo ile ben benim icin bir tuvalet bulmak uzere sehir merkezine daldik. Pazar gunu oldugundan pek fazla acik yer yoktu, mecburen bir kafeye girdik. Icerisi simsiyah dekore edilmisti, mukemmel bir ses sistemi esliginde Ingiliz ligi macini izleyen birkac masa disinda kimse yoktu. Temiz ve sirin bir yerdi. Ben tuvaleti kullanirken kojo mecburen birsey ismarlamisti :) Iste orada hayatimizda ictigimiz en guzel sicak cikolatayi ictik! Kocccaaaman bir kupada gelen cikolatayi ic ic bitiremedik, bitirmek de istemedik gerci :) Bir yandan sahilde bizi bekleyen arkadaslarimizi daha fazla bekletmek istemiyoruz, bir an once icmemiz lazim, diger yandan bu cikolata hic bitmesin istiyoruz :) Beyazin psikopatina donduk anlayacaginiz :))

2 yorum:

  1. Canimmm :)) Asil biz tesekkur ederiz, bize eslik ettiginiz, hayatimizi renklendirdiginiz icin :)) Hep birlikte, daha cok yerleeepr gormemiz dilegiyle :)

    YanıtlaSil
  2. Esracim, guzel dileklerine katiliyorum can-i yurekten :)

    YanıtlaSil

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com