Son ay içinde anne ve babasıyla tatile gitti, onlarla doya doya vakit geçirdi.
Tatilde ne kadar büyümüş olduğunu gösterdi.
Kendi kararlarını kendi veren bir ergen o :)
Hele giyim konusunda neredeyse hiç bize kulak asmıyor.
İç çamaşırından çorabına her türlü kıyafetini kendisi seçiyor.
Tabi ilginç kombinler çıkıyor arada :)
Geçenlerde 35 derece havada yağmur çizmeleriyle dolaştı, hem de tüm gün.
Çorap giymeden giydiği botları görenlerin epey ilgisini çekti :P
Akşamki ayak kokusundan hiç bahsetmeyeyim :)
Son ay içinde malesef oyuncak delisi oldu çıktı.
10 günlük tatilde 10 tane yeni oyuncağı olmuştur muhtemelen.
Babannesi ve babası sağolsun.
İzmir'deki son günümüzde maket uçak ve tren malzemeleri satan bir dükkanda benimle tam 1 saat geçirdi, bir tek oyuncak bile almayacağımı net bir şekilde söyledim kendisine.
Aynı mağazaya yarım saat sonra babasını götürdü ve bir tren seti ile çıktı.
Evdeki belki de 4. set oldu bu!
Neyseki kojo da Ankara'ya dönünce İzmir'de aldığı arabanın aynısını Bambinonun oyuncakları arasında görünce uyandı :P
Doğumgününe kadar yeni oyuncak yok.
Üstüne üstlük evdeki fiziksel düzen tatilden dönünce değişti.
Biz kojoyla kendi odamıza geçtik, eve taşındığımızdan beri 3 yılda ilk ilk defa kendi odamızda uyumaya başladık.
Salondaki oyun alanını Bambinonun odasına taşıdık, dolaplar, masası, sandalyesi ve bütün oyuncakları.
Salon salon haline geldi 3 yıl sonra :)
Gerçi birkaç ay sonra eski haline gelme olasılığı var ama olsun :)
Bu arada ben bizim odayı depo olarak kullanmamız nedeniyle odada biriken eşyaları eleme olayına giriştim. Valizlerin yerleşmesi vs. derken küçük bir detoks yaptım odada.
Bu esnada Bambinoya ait kaldırmış olduğum tüm oyuncaklar ortaya çıktı.
Oldu mu size Bambinoya 4 yıldır alınmış olan oyuncakların biraraya geldiği kaotik bir oyuncak yığını?
Bambino ile yaptığımız konuşmalar fayda etmedi, hiçbirini kaldırmamızı istemedi.
Aksi gibi, biri bile gözünün önünden kaybolsa anlayıveriyor bizim kuzu.
Odasına 1 hafta kadar giremedim, öyle bir dağınıklık.
Herşey her yerde!
Bebeklik çıngıraklarından tut, 4 parçalık yapbozlara kadar, pelüş hayvanlardan bebeklerin oynadığı tak çıkart tarzı oyuncaklara kadar herşey odada.
Odaya girmek, girince nefes almak mümkün değil oyuncak yığınından.
Dün öğleden sonra Bambino hayatında bir ilk yaşadı ve babasıyla sinemaya gitti.
Hem de 3 boyutlu bir film.
Uçaklar: Sönüdr ve Kurtar.
Daha bir hafta önce babasına uçaklarla ilgili bir aktivite kitabı aldırmıştı Bambino.
Aynı uçakları sinemada görünce pek keyiflenmiş, pek mutlu olmuş.
Eve geldiğinde anlata anlata bitiremedi, pek mutluydu.
Bu kadar mutlu olacağını tahmin etmemiştik kojoyla.
Hatta yüksek sesten korkar mı acaba diye düşünmüştük.
Büyümüş bizim oğlan, artık sinema olayına da girdi, bilmem artık sırada ne var :)
Normalde filmelerden önce bir sürü reklam olur ya, hani insan film izlemekten bile soğur, gittikleri Pres.tig.e Sinemalarında (Bilkent) sadece gelecek filmlerin tanıtıldığı 2 reklam gösterilmiş ve hemen filme başlanmış.
Bilmiyorum rutin bir uygulama mı yoksa o seansa öyle mi denk geldi ama sinema salonlarında en çok şikayet edilen şeylerden birinin başımıza gelmemesine çok sevindik. Çocukları tüketime sevk etmenin çok etkili yollarından biridir biliyorsunuz, filmlerden önce gösterilen reklamlar..
Neyse, onlar sinemadayken ben de Bambinonun odasına girip oynamayacağını düşündüğüm oyuncakları bir güzel paketleyip kaldırdım.
Bir kısmı yakında tekrar piyasaya çıkar belki ama en azından o zamana kadar biraz sakin sakin oturalım, değil mi?
Odanın eli yüzü açıldı biraz, kendine geldi.
Hala kaldırılabilir oyuncaklar var ama Bambinonun isyan etmesini önlemek için biraz bekleyeceğim.
Son ay içinde Bambino arkadaşlarından daha sık bahsetmeye başlar oldu.
Sosyalleşme ihtiyacı ve hevesini gözlemledim.
Bu noktada yarım gün kreşe başlaması iyi olacak gibi.
Umarım iyi bir ortam bulur gittiği yerde.
Bambinonun kendini ifade edişi ve sohbet başlatma gibi sosyalleşme özelliği ise beni çoğu zaman memnun etse de, susturulamayan bir çeneye sahip olması özellikle ben yorgun ve uykusuz iken beni yoruyor.
Benden cevap alana kadar "Anne, anne, anne, anne" diye 20 kere seslenmesi, benden cevap gelse bile söyleyeceklerini toparlamak için süre kazanmak amacıyla aynı nakarata bir 20 kere daha devam etmesi beni benden alıyor.
Bir oyun kurup bize roller veriyor ama eğer bir o rolleri ilk seferde anlamazsak feci bir hayalkırıklığına uğruyor, oyunu dağıtıyor, ağlamaya, tepinmeye başlıyor ve "Ben burada yalnız kalacağım, siz evden çıkın gidin" ya da "Sizi çöpe atacağım" diyerek kızgınlığını belli ediyor.
Kaç kere "Oğlum bir kez daha anlat, bu defa anlar ve doğrusunu yaparız" desek de ikna olmuyor ve kendini paralıyor önümüzde.
Bu yönünün kreşte törpüleneceğini ümit etmek istiyorum.
İnatçılığı aynen devam.
İkna edilemezse illa dediği gibi olacak.
"R" harflerini "L" olarak telaffuz ediyor, çok hoş :)
1- Bil
Hayır - Hayıl
4- Dölt
:)
Son olarak demir eksikliği nedeniyle demir şurubuna başlamamız gerekti ama sadece 1 gün içti bizimki şurubu.
Ben de içmezse demir iğnesi olmak zorunda kalacağını söyledim (Doktora teyit ettirmedim, belki çocuklarda iğne olmuyordur bilmiyorum).
Önce iğne yemektense şurubu tercih edeceğini söyledi ve portakal suyuyla karıştırılmış şurubunu içmeyi denedi ama bir yudumdan fazlasını içemedi.
Ve hiç akla gelmeyecek bir şekilde iğne olmaya razı oldu.
"İğne çok kısa sürer ve geçer. Ama şurubu her gün içmem gerekir" diyerek kojoyla beni dumur etti!!
- Oğlum, X abinin sana selamı var.
- Tamam baba, kabul ediyorum.
- !!!
- Anne, ben okulla ilgili çok şey biliyorum.
-Öyle mi?
- Evet. Biliyor musun, çocuklar okula ilk başta zor alışırlar.
- Bak seeen. Peki sonra ne olur?
- Ama sonra okulu çok severler, bu sefer de hiç okuldan çıkmak istemezler.
- Hmm, peki bilgilendirdiğin için teşekkürler (İçimden: Küçük sıpa, nasıl da bilmiş bilmiş konuşuyorsun sen?!)
Ay gelişim yazılarınız devam ediyor ne kadar güzel, ben unutmuşum tamamen desem:/ Bambinoya kocaman maşallah :))
YanıtlaSilYazmazsam unutup gidiyorum, hatta 1 ay içinde bile unuttuğum şeyler çok oluyor. Çok teşekkürler :))
Sil