6 Şubat 2010

Isvec-2



Isvec'te denize ilk indigim yerde bir suru kugu ve ordek gormek beni cok sasirtti. Sanki deniz degil de nehirdeymis gibi dolaniyordu hayvanciklar. Bir de yakinlarda bir sicak su kaynagi olmali ki hepsi bir yere toplanmis dedim ve yakinlarda denizden buharlar ciktigini fark ettim. Bu arada Eski Sehir taraflari ile ana karayi baglayan koprunun manzarasi bana Istanbul Eminonu taraflarini hatirlatti.


Otelim Stockholm'un unlu alisveris mekanlarina cok yakindi. Unlu Ahlens Alisveris merkezine birkac kere girdim, biri isinmak icin :)) Bir de Galleria alisveris merkezleri var, dukkanlarin ilginc bir sekilde yukari degil, asagi dogru genisletilmis. Yani ust kata cikilmiyor da alt kata iniyorsunuz devamli.


Stockholm'deki 2. gunumde gunluk Stockholm Kart aldim; bu kartla her turlu ulasim ve 80'den fazla muzeye giris bedava. Yalniz alirken ne kadar oldugunu sormadim, fiyatinin 395 Kron olabilecegini dusunmemistim (Yaklasik 34 pound, 80 TL)!! Aslinda almadan bir gunde ne kadar yer gezebilecegimi hesaplamam, sonra da bu yerlerin giris ucretlerine bakip ulasimi da ekleyip kabaca bir hesap yapmam gerekirdi. Bir kere almis bulununca ben de karttan olabildigince faydalanmaya karar verdim. Ancak bir sorun vardi, bugun pazardi ve muzelerin cogu gec acilip erken kapaniyordu. Bir de benim gezmek istedigim yerlerin bir kismi birbirine pek yakin degildi. Bunca denklemi biraraya getirip optimal bir plan yaptim ben de kendime. Muzelerin acilis saatlerini, birbirlerine olan uzakliklarini, hangi vasita ile nereye kadar ulasabilecegimi bir bir hesap ederek ve yanima yiyecek stoklayarak (yemek yemek icin ayrica zaman ve mekan aramak icin enerji harcamamak icin) yola ciktim. Plan sirasiyla Vasa Muzesi, Nordiska Muzesi, Skansen, Drottningholm Sarayi ve Ulusal Muze seklindeydi.


Ya Allah Bismillah diyerek once metro ile Vasa Muzesi yakinlarina gittim ve oradan yuruyerek Vasa Muzesi'ne ulastim. Vasa kelime olarak bugday/tahil'dan geliyormus. Vasa Gemisi 1628 yilinda donemin en pahali gemisi olarak yapilmis ancak denize acildiktan 20 dakika sonra devrilerek batmis ve 30'dan fazla insan olmus (cogu geminin acilisini kutlamak icin gemiye alinan ve bir sonraki adada indirilecek olan kadin ve cocuklar). 1956 yilinda baslayan bir calisma ile geminin deniz altindaki yeri  tespit edilmis ve tekrar yuzeye cikarilmis. 1990'dan beri de Vasa Muzesi'nde gemi sergileniyormus. Orijinal geminin her parcasi ince ince elden gecirilmis, tam 14.000 parca birlestirilmis denizden cikarildiktan sonra. Isvecliler "Dunyanin en buyuk yapbozu" diyorlar Vasa projesi icin. Muzede geminin cikarilis projesini anlatan kisa film gosterimi var, cok etkileyici gercekten. Boyle bir projede calismak isterdim dogrusu.




Muzenin acilis saatinden once gittigim icin disarida beklemek durumunda kaldim ve bu sirada benim gibi turist olan David ile tanistim. Dunya Saglik Orgutu'nun Filipinler merkezinde calisiyormus David. O da benim gibi kisitli zamanda cok yer gormek istiyordu, bir sure fikirlerimizi paylastik. Muzeyi tur esliginde gezerken de sohbetimiz devam etti. Ben tur bittikten kisa sure sonra vedalasarak ayrildim.




Bu arada Isvec'te ayni gun 2 yerli kisi beni durdurup yol sordu bana! Isvecliye benzetilecegimi hic dusunmezdim dogrusu :)) Aslinda cok ortalama bir Turk yuzum var diye dusunurdum ama simdiye kadar hangi ulkeye gittiysem, genelde yerli halk tarafindan durdurulup mutlaka birseyler sorulmusumdur! Italya ve Ispanya'da bunu yasamam normal geliyordu ama Iskandinavya'da boyle birseyi yasamak ilgincti gercekten! Kulaklari cinlasin, gelin makyajimi ve bir yil sonrasinda bir baska dugun icin makyajimi yapan bir bayan vardi; "Senin yuzun joker bir yuz, istedigin sekle girebilir" demisti :))


Neyse, Vasa'dan cikip Nordiska Muzesi'ne gittim. Geleneksel Isvec tasarimlari, esyalari, fotolari vari muzede. Bazi desenler Orta Asya desenleri gibiydi. Her zamanki gibi Iskandinav tasarimlarini cok sevdim. Sadelik, estetik ve fonksiyonellik birarada olunca tadindan yenmiyor :)


Oradan cikinca hemen yakinlardaki acik hava muzesi Skansen'e gittim. Icinde hayvanat bahcesi ve Isvec'in cesitli bolgelerinde bulunan evlerin kasaba gibi biraraya getirilmesiyle olusmus mini Isvec var burada. Acik hava muzesi olunca her yer karla kapli tabi. bir de pek fazla turist yok ya mevsim itibariyle, nasil guzel manzaralar vardi anlatamam. Firin, bahartci, mefrusatci, manifaturaci falan her meslek erbabi icin bir dukkan-ev var, tarih 1800'lerin ortasi bu arada. Iceri giriyorsunuz, sizi donemin kiyafetleri icinde bir dukkan sahibi/tezgahtar karsiliyor. Sorularinizi yanitliyorlar, isterseniz gercekten alisveris yapabiliyorsunuz :) Baharatci mesela, bana mallarinin nerelerden geldigini anlatti. Bir ciflik evindeki ciftci bana kisin nasil gecindiklerinden, nasil yemek yapip cocuk baktiklarindan bahsetti. Kasabanin kilisesi de vardi ve iceride ayin yapiliyordu!Bir andan kendimi 1800 lu yillarda hissettim. Ah benim de onlar gibi elbisem olsaydi ya bir de!





Hayvanat bahcesi tarafina gitmeden ayrildim Skansen'den, hic istemeyerek. Bu sogukta hayvanciklarin usudugunu falan gorursem uzulurum diye gitmedim o tarafa. Ama cikisi ararken bayagi dolandim ve bir ara kayboldum. Kar nedeniyle haritada gozuken yollar kapanmisti ve benden once kimse gecmedigi icin ayak izi falan yoktu cogu yerde. Ben de sonunda karin icine attim kendimi :) diz boyu kara bata cika haritada olduguna guvenerek gercekte de vardir diyerek devam ettim bir sure. Tam umudumu kesmistim ki karsidan iki Alman geldi ve onlara sorarak dogru yolda oldugumu tasdik ettim :)


Bir sonraki duragim su anda Kraliyet ailesinin yasadigi Drottingholm Sarayi idi. UNESCO kultur mirasindaki bu saray biraz sehir disinda kaliyordu ama gercekten gormek istiyordum; bu nedenle 2 ulasim araci degistirip biraz da yuruyerek Saraya ulastim. Gidene kadar en az 3 ada degistirdim, nasil bir cografyada yasiyorlar yahu! Aslinda koprular olmasa ada degistirdigimizi de anlamayacagim, her yer buz tutmus cunku :)) Hatta bir yerde insanlar deniz uzerinde yuruyorlardi. Saray sapsari gorkemli bir bina. Binanin kac kati kadar da arazisi var. Sansima rehber esliginde gezme saatine denk gelmisim, her ayrintiyi dinledim boylece. Isin ilginci Isvecliler bir ara Turklerden etkilenmisler. Sarayin bir odasinda boydan boya deri uzerine Turklerin Viyana kusatmasi resmedilmisti (Macar general ve tuccarlar Turklerin ayaklarina kapaniyordu resimde, kusatmayi kaybetmeden onceki durum). Tam karsisindaki duvarda da bir deve ve devenin sahibi bir Turk resmedilmis. Resimdeki Turk'u Isvec Krali Stockholm'e getirmis devesi ile birlikte. Deve iklim kosullarina dayanamayip olmus, Turk ise Hiristiyan olmup adini degistirmis ve olene kadar Kralin himayesinde yasamis. Bir diger genis odada ise donemin Avrupa Krallarinin resimleri vardi. Bunlardan biri de Sultan Abdulmecid'in resmiydi. Bir de sarayin bahcesinde Turk askeri cadirindan ornek alinarak olusturulmus bir cadir vardi.



Sarayda en cok resimlerdeki prenses ve kralicelerin giydigi kiyafetler ve taktiklari mucevherleri sevdim :) Bir de mavi-beyaz seramik kapli soba ve somineleri. Bol bol kullanilan damask desenleri ve duck-egg mavisi bana Laura Ashley'i animsatti :)


Saraydan cikip tekrar merkeze dondum ve gunun son duragi olan Ulusal Muze'ye gittim. Gittigim diger ulusal muzelerin aksine bu mezede tablodan cok tasarim objesi gormek sasirtti beni :) Gercekten de resim ve heykel konusunda pek rekabetci olmasalar da yaptiklari tasarimlarla cok ovunuyor Isvecliler. 100 yasindan fazla tasarimlar vardi muzede ve hala "vay be" dedirten cinstendi. Koltuk ve sandalye tasarimlarinda bilhassa asmislar Isvecliler.


Bu yogun gunun ardindan otele kendimi zor attim :) Ve deliksiz bir uyku cektim.


Ertesi gun Stockholm'deki son gunumdu. Daha once uzaktan gordugum Nobel odullerinin verildigi City Hall'a gittim. Gayet mutevazi bir yer. Sonrasinda ise Eski Sehir taraflarinda biraz dolastiktan sonra Drottningatan Caddesi (aliveris mekani) ve civarinda dukkan gezdim. Isvec'i cok pahali buldum. UK'den bile :)) Ogleden sonra havaalanina dogru yola cikip aksam eve ulasmayi basardim.


Gezmeyi sevdigimi soylemis miydim? :)

4 yorum:

  1. Canim, harika bir gezi olmus, zevkle okudum :) Oralara gidesim geldi :) Isvec, teenage iken, yasamayi en cok istedigim ulkelerden birisiydi :)) Umarim bir gun ben de gidebilirim :)

    Bu arada masallah diyeyim, bu gidisle ikinci sandaletli seyyah olacaksin :))

    YanıtlaSil
  2. Esracim, insallah en kisa zamanda sana da gitmek kismet olur! Kisi bir ayri guzel ama, aklinda olsun :)

    Yok yahu, benimki kisa zamanda firsat degerlendirmek sadece.. TR'deyken boyle geziler cok zor malesef :((

    YanıtlaSil
  3. valla süpermiş :) o karda skansen :) süper manzaralar vardır eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Selcen, bir görsen neler vardı neler. Harika bir yer! Şimdi düşündüm de hamile halimle hiç çekinmeden iyi gezmişim tek başıma :))

      Sil

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com