31 Mayıs 2012

Split







Hırvatistan gezimize Split'in eski şehir bölgesi ile devam ediyoruz.

Split'in bende kalan tadı Akdenizliliği oldu.
Şehir yaşayan bir müze gibi.
Daracık sokaklara dalıyorsunuz, sizi nereye götüreceğini bilmeden. Bazen yol bitiveriyor bir apartmanın önünde, bazen de kocaman bir meydana çıkıyor, müzik yapan sanatçıların ve kafelerin olduğu.
Tarihi mekanların önüne atılan masa-sandalyelerde oturanlar hem tarihin içinde yaşıyor hem de zavkle kahvelerini yudumluyor.
Evler bakımsız, sokaklar gösterişsiz ama sizi çekiveriyor içine. "Bu sokaktan gitsem ne olur?" diye başlayan bir labirentin içine dalıveriyorsunuz.







İlginç olan şu ki nasıl oluyorsa bir şekilde denize çıkıyor sokaklar. Birden denizi görüp heyecanlanıyorsunuz.
Deniz kenarı aynı bizim sahil yöreleri gibi. Ben en çok Kuşadası sahiline benzettim. Yan yana sıralanmış onlarca kafe, restorant var. Denize karşı oturmuş sohbet eden neşeli insanlar. Sokak çalgıcıları ve çocuklara balon satan satıcılar. Dondurmacılar ve de :)








Burası tam bir Akdeniz şehri.
Karşı kıyılarda İtalya var. İtalya'dan ucuz olduğu için İtalyanların yazlık mekanıymış Hırvatistan kıyıları.
Gittiğimizde Bot Fuarı vardı, o nedenle ekstra bir yoğunluk vardı şehirde. Güzel güzel kızlar botları tanıtıyorlar, yüksek müzik sesi tüm limanı dolduruyordu. Canlılık şehre yaramış, sahil insanlarla dolup taşmıştı. Ben kalabalığı pek sevmem ama buradaki kalabalık beni hiç rahatsız etmedi. Ortam gayet rahat ve keyifliydi.






Split ile ilgili olarak gezdiğim tarihi yerleri uzun uzun anlatacak değilim. Kısa bir internet araştırması ile:

 * Dünyada en iyi korunmuş Roma saraylarından biri olan ve 3. yüzyılda Roma İmparatoru Diocletian'ın yaptırdığı Diocletian Sarayını,
* Şehri dört yönden çevreleyen Altın, Gümüş, Demir ve Bronz Kapıları,
* Eskiden içinde Diocletian'ın mozolesinin bulunduğu St. Domnius Katedralini,
*Romanesk çan kulesini ve tepesine çıkılan dar basamaklardan sonra sizi karşılayan şehir manzarasını,
*Altın Kapının dışında Knin şehrinden Split'e gelmiş olan Aziz Yorgo'nun heykelini (İncil'in Hırvatçaya çevrilmesini öneren kişi) ve bu heykelin ayak parmaklarına dokununca dileklerinizin gerçekleşeceğini,

öğrenebilirsiniz :)












Split'te başımıza gelen en büyük macera olan arabamızı park ettiğimiz yerde bulamayışımız ile başlayan, kojonun tek başına gecenin bir yarısı şehirde dört dönmesi, arabaya değil de kojonun tek başına bilmediğimiz bir yerde polislerle uğraşıyor olmasının bende yarattığı endişeyle mücadele, hem arabaya hem de kojoya dertlenip felaket senaryoları yazan diğer grup üyeleri ile onları sakinleştirmek için süper-düper cool görünmeye çabalayan bendenizin çabaları, arabayı park yerine götürürken bize refakat eden ve arabaya bize kız kardeşi olarak, kojoya ise kız arkadaşı olarak tanıttığı birini bindiren, muhtemelen savaş yıllarında aktif rol oynamış ev sahibinin telefonlarımıza cevap vermeyerek bizi şüphelere düşürmesi ile devam eden ve Büyükelçiliğe kadar haber verilmesine neden olarak bize sonsuz endişe ve heyecanlar yaşatan olaylar zincirini ise pas geçiyorum.   

2 yorum:

  1. Bir süredir Hırvat bir uzmanla birlikte çalışıyoruz. Dün akşam bizde yemekteydi... Hırvatistan'a gitme planları yaptık iki dakikada. Olur da gerçekleşirse, senin bu yazılarını "çocuklu gezi rehberi" niteliğinde basıp yanımda götüreceğimdir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başak, herşey öyle başlıyor zaten, iki dakikada kurduğun plan bir bakmışsın gerçek oluvermiş :) Çocukla gezi çok da zor değil sakın gözünde büyütme, akışına bırak ve rahat ol, hepiniz keyif alacaksınız. Umarım en kısa zamanda gidersiniz!

      Sil

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com