Montrö ve Lozan'dan sonraki durağımız Cenevre oldu.
İsviçre’nin güney batısının en uç noktasında bulunan şehir, Fransız topraklarıyla çevreleniyor. Neredeyse mahallelerin arkası Fransız sınırı. Leman Gölü’nünde güney kıyıları Fransız toprakları. Bu bölge İsviçre için önemli ve şehirleşmiş bir merkez ama Fransa için uç bir nokta. Fransa sınırlarındaki yerleşimler, sevimli dağ köyleri olarak kalmış, Cenevre’den gezilerle gidilebiliyor.
Öğleden sonra şehrin sınırından girdik ancak tuttuğumuz eve yerleşmemiz akşamı buldu.
Bir trafik var şehirde, inanılmaz!
İstanbul gibi, cidden.
Gıdım gıdım ilerleyerek gittik yaklaşık 1,5 saat.
Arabanın içinde oturmaktan öyle sıkıldık ki, hele Bambino.
Yine de güzel durdu, hakkını yemeyeyim.
Trafik çilesi bitip de adrese ulaşınca bu defa park etme çilesi başladı.
Kaç kere dömdük aynı sokakları hatırlamıyorum.
Boş yer bulabilmek için dolandık durduk.
En sonunda bunaldık ve en yakın Migros'un otoparkına geçici olarak koyduk arabayı.
Evimize girdiğimizde hepimiz tükenmiştik.
Cenevre böyle karşıladı bizi.
O akşam evde dinlendik, dışarı çıkmadık; bir tek beyler çıkıp arabaya yer bulup geldiler.
Ertesi sabah şehri dolaştık, merkeze 10 dk lık yürüyüş mesafesinde olmamız büyük şanstı :)
Açıkçası çok sevemedik Cenevre'yi.
Büyük, kocaman bir şehir.
Gölün kenarında, gölün karşısı Fransa kıyıları.
Konum olarak güzel ancak şehir Fransa'dan çok göç almış ve sokaklar göçmen dolu.
Gelir düzeyi farkı çok yüksek.
Zengin semtlerle fakir yerler dip dibe.
Şehirde ticaret, bankacılık ve uluslararası kuruluşlar çok.
Dikkat Çeken Noktalar:
Eski şehir merkezi oldukça dar bir alan.
Leman Gölü,
Mont Blanc Köprüsü,
Brunswick Anıtı,
Avenue De France,
Opera,
Rousseau Adası,
Çiçek Saati (L'Horloge Fleurie): Mont Blanc
Köprüsü bitiminde. ”Jardin Anglais”, (İngiliz Bahçesi) adındaki parkta.
Mevsime göre çiçekler değiştiriliyormuş. 6000'in üzerinde çiçek bulunuyormuş.
Burası göl etrafından geziler düzenleyen teknelerin kalkış noktası olduğu gibi,
şehirde farklı noktalara turistik turlar attıran gezi trenlerinin de kalkış
noktası.
Le Jet d'Eau: Cenevre’nin sembolü. 1891
yılında yapılan bu fıskiye yıllardır turistlerin 1 numaralı ziyaret
noktası. Saatte 200 km hızla dakikada 500 litre su 140 metre yükseliyor. Akşamları
ışıklandırılıyor.
Promenade des Bastions,
Saint-Pierre Katedrali,
Notre Damme Adası,
Birleşmiş Milletler Binası,
Kızılhaç Binası,
Marché Croix D’or: Bu cadde, boylu boyunca İstiklal Caddesi tarzında, hareketli bir yer.
Confederation
Meydanı’nda, Özgürlük Anıtı‘ndan, Rue de la Cité caddesine dönerek, eski şehir
merkezinin yer aldığı tepeliğe çıkıyoruz.
Tavel House (Maison Tavel): Burada İsviçre sivil yaşamının anlatılıyor. Genişletmek için daha sonraları yan binayı
da müzeye ekledikleri bu ev-konak, İsviçre’nin geçmiş dönemlerde sivil ev
hayatı ile ilgili bilgiler sunuyor. Odalarda gündelik eşyaların olması ve
yaşamış kişilerin resimlerinin duvarlarda görülebilmesi daha sıcak ve gerçekçi
bir ortam yaratmış. Müze evin en üst katında Cenevre şehrinin ikinci dünya
savaşında ne hale geldiğini gösteren resimler ve daha
sonra yapılan restorasyon çalışmalarına ait bilgi ve fotoğraflar var.
Tavanarası da, Cenevre’nin tarihsel süreçteki gelişimini anlatan oda
büyüklüğünde dev bir makete ayrılmış.
Patek Philipp saat müzesi: El yapımı saatlerin gelişimini görmek isterseniz buraya uğrayabilirsiniz. Özel müze olduğu
için 13.00 de açılıyormuş. www.patekmuseum.com
Annecy (Cenevre’ye 40 km): Cenevre‘ye çok yakın
olan ve Fransa’nın Venedik’i dedikleri Annecy adlı
kasabaya geziler düzenleniyor.
0 kisi demis ki::
Yorum Gönder