25 Aralık 2013

Çocuk İstismarını Önleme Konusunda Yapılabilecekler

Önemli olduğunu düşündüğüm konu il ilgili paylaşımları burada aynen yayınlıyorum:

"Onlineanne.com sitesinin kurucuları Melike ve Pınar çocuk istismarı ile ilgili çocukları bilgilendirme amaçlı çok önemli bir çalışma yapmışlar. Çocukların anlayacağı dilde, seveceği şirinlikte bir aktivite kitabı hazırlayıp kullanıma açmışlar. Aşağıda kendi kaleme aldıkları metinden ve linklerden konuyla ilgili ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. Şimdi bize düşen bu metni yayarak çocuk güvenliği aktivite kitabını mümkün olduğunca çok çocuğa ulaştırmak; çünkü onların yazıda belirttiği gibi çocuk istismarı maalesef çok yaygın..."

"Çocuk istismarı her ülkede önlemler alınmasını gerektiren bir sorun olarak karşımızda. Bu konuda çalışan uzmanlar fiziksel istismarın çok daha yoğun olduğunu, çocuklarımızın yarısının fiziksel istismar yaşayarak büyüdüğünü, istismarın yanısıra çok yaygın  bir ihmal konusunun olduğunu vurgulamaktalar. Her 3 kız çocuktan 1’inin cinsel istismara uğradığı ve bu verilere çocuk gelinlerin dahil edilmediği bir ülkemiz var. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyede_her_bes_cocuktan_biri_cinsel_istismara_ugruyor-1161744).)

Buna karşılık Türkiye’de çocuk istismarının önlenmesine ilişkin sesler her geçen gün biraz daha artıyor. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil; yurtdışında da bu konuda farkındalığın artmasına yönelik çalışan pek çok organizasyon var. Bundan bir süre önce yurtdışında yaşayan iki Türk anne, çocuklarının devam ettiği devlet okulunun yönlendirmesi ile,  çocuklarının ve kendilerinin çocuk istismarını önleme konusunda bilgilendirilmesini içeren bir programa dahil oldular. Bu programın (www.thechildcenter.org) çok yararlı olduğunu düşündükleri için bu süreci detaylı olarak bloglarına (www.onlineanne.com) taşıdılar. Ailelerin ve çocukların istismar konusunda bilmesi gerekenler konusunda çok aydınlatıcı buldukları bu programın gelir seviyesinden bağımsız Türkiye’deki her çocuğun da hakkı olduğunu düşünüyorlar.

Türkiye’de böyle bir programın, en azından bahsedilen çocuk aktivitelerinin yararlı olacağını düşünen öğretmenlerden, annelerden, hatta kurumlardan kaynaklara ulaşmak isteyen mailler aldılar. Bahsettikleri programdaki tüm bilgiler İngilizce ve Almanca olduğu için de bu bilgileri ellerinden geldiği kadar Türkçe bir içerik altında toplamaya çalıştılar. Böylece çocuklar ve ebeveynler için çocuk istismarı hakkında çocuklarımıza öğretmemiz gerekenleri içeren Türkçe bilgilendirici aktivite kitabını herkesin kullanımına açtılar.

Bu kitapçığın amacı, Türkiye’de büyük eksikliği bulunan bir alanda, bütçesi olan, geniş kapsamlı, devlet destekli, kurumsal bir proje ile somut adımlar atılana kadar, ebeveynlerin kendi çocukları için kullanabilecekleri bilgilendirici bir Türkçe konuşma malzemesi yaratmak. Kullandıkları referanslar kitapçığın en arkasında yer almakta. Bu kitapçığı buradan (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/ola-ile-onbes-dakika-cocuk-istismari-guvenlik-aktiviteleri/) indirebilirsiniz."Bu kitap nereden çıktı" konulu yazıların linklerini de aşağıda bulabilirsiniz.

Bu iki anne ulaşabildikleri herkesten “Bu kitapçığı beğenirseniz yayın”, “Beğenmezseniz bize neden beğenmediğinizi bildirin” ricasında bulunuyorlar. Ayrıca benzer bir projeyi daha küçük bir yaş grubu için uygulamaya koyan Kırmızı Biber Derneği’ni de destekleme çağrısı yapmaktalar.

Bu kitapçığı  çocuğunuzun algısına, yaşına, ihtiyaçlarına uygun olarak, zamanı geldiğini düşündüğünüzde, ister tek tek sayfalar halinde; isterseniz bir seferde bir 15 dakikanızı ayırarak kullanabilirsiniz. Bu konuyu sadece cinsel taciz boyutunda değil, çocukların kendi haklarını ve hakları ellerinden alınırsa yapabileceklerini öğrenmesi olarak düşünmek mümkün. Ve bunu aileler de, öğretmenler de çocuklara öğretebilir. Elde olan bu kaynağı  kendi filtrelerinden geçirerek çocuklarının gelişim düzeyine ve ihtiyacına göre kullanmak ailelerin insiyatifine kalmış. Ulaşabildiğiniz aileleri de bu kaynaktan haberdar etme kararı da sizlere…

Yararlı görürseniz paylaşmanız, ama yararlı görmezseniz de “beğenmedik çünkü…” diye bir ses vermeniz dileğiyle…"

Bu konudaki yazılar:

Çocuk İstismarı Konusunda Çocuklara Öğretilmesi Gerekenler (http://www.onlineanne.com/2012/11/18/cocuk-istismari-konusunda-cocuklara-ogretilmesi-gerekenler/)

Çocuk İstismarını Önleme Konusunda Yapabileceklerimiz (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/cocuk-istismarini-onleme-konusunda-yapabileceklerimiz/)

OLA ile Onbeş Dakika: Çocuk İstismarı Güvenlik Aktiviteleri  (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/ola-ile-onbes-dakika-cocuk-istismari-guvenlik-aktiviteleri/)

Çocuk Güvenliği Aktivite Kitabı hakkında sık sorulan sorular (http://www.onlineanne.com/2013/12/12/cocuk-guvenligi-aktivite-kitabi-hakkinda-sik-sorulan-sorular/)
DEVAMINI OKU

Vintage Afişler ve Posterler - İsviçre






İsviçreliler yüzyıllar öncesinden başlamışlar tanıtıma, reklama.
Şehirlerini, doğal güzelliklerini tanıtmak için her yıl yarışmalar düzenlemişler.
Dünyadaki gidişat bu işi sekteye uğratmamış.
Denk geldiğimiz bu sergiden afişler paylaşmak istedim.
İlham verici güzellikteler bence.






DEVAMINI OKU

23 Aralık 2013

Uzun bir haftasonu

Cuma gecesinden beri bir geçiş dönemi içindeyiz Bambino ile.

Uyurken m.e.me emmeyi bırakıyor kendisi artık.

Bir süredir ike.a katalogunda beğendiği yatak hakkında konuşuyorduk. Yatak merdivenle çıkılıyor, o nedenle akşam yatarken ve gece boyunca annenin Bambinonun yanına gelmesi mümkün değil diyorduk. O yüzden artık em.meden uyuyacak, diğer zamanlarda ise eski düzene devam. Bambino her defasında bu plana tamam diyor ve yatağı istediğini söylüyordu.

Bu haftasonu, hiç planda yokken, uykuya geçme konusunda değişiklik yapma zamanı oldu bizim için. Benim için de yeni bir durumdu bu, Bambino için de. Normalde bakıcı teyzesi ve babasıyla kendi kendine uykuya geçiyor ama ortamda ben varsam sadece e.m.erek uyumak istiyor.

Nasıl başladık bilmiyorum ama bir şekilde bu konu gündemimize giriverdi ve biz 3 gecedir Bambino ile yanyana yatıyoruz. Ancak en uzun gece olan 21 Aralık 2013 gecesinin bizim için çok çok çok uzun sürdüğünü ve üzücü pek çok şey yaşandığını da kaydetmeden geçmeyeyim.

Pazar günü yine hiç planda yokken bir önceki gece yaşadıklarımızdan sonra  i.k.ea ya gidip yatak almaya karar verdik. Bambino katalogda gördüğü yatağın gerçeğini gördü ve tutarlı tavrını koruyarak, diğer yatakları da göstermemize rağmen seçiminde kararlı davrandı. Yatağı aldık ama arabaya hep birlikte sığmadığımız için Bambino ile ben otobüslerle eve döndük, kojo da yatağı eve getirdi.

Bindiğimiz ikinci otobüs çok doluydu ve yolcuların çoğu üniversite öğrencisiydi. Bambino her zamanki gibi yanında oturan kişiyle sohbet etmeye başladı. Biraz hoşbeşten sonra dedi ki:
- Ben m.e.meyi bıraktım artık.
Anında tüm otobüsten "puhahahaahaa" sesleri yükseldi ve herkes gülmeye başladı :)
- Oğlum rezil ettin beni tüm otobüse :))

Muhtemelen bu süreç sonlanana kadar bu sahneyi daha çoook yaşayacağız :)

Eve geldik, yatağı kurduk ve ne oldu bilin bakalım?
Bambino o kadar mutlu oldu ki, her zamanki gibi mutluluğu çenesine vurdu :)
Heyecandan uyuyamadı ve devamlı konuştu, bir yandan da onlarca kere yatağına inip çıktı :)

Gecenin finali anne babasının aynı odadaki yer yatağında oldu :) Bir ara uyanıp yatağına çıkmaya teşebbüs ettiyse de, ne düşündüyse, geri indi ve yanımızda uyumaya devam etti.

Benim için önemli olan nerede uyuduğu değil, nasıl uyuduğu. Uyku öncesi dışında istediği zaman emebileceğini bilen Bambino, bunun rahatlığı ile kendi kendine uyumaya başladı gibi. Gerisi de zamanla olacak, biliyorum.

Çok ilginçtir ki, vücudum artık süt üretmiyor. Ve evet, şimdiye kadar süt üretimi çok iyiydi, birkaç hafta öncesine kadar emdiği her seferinde susuzluğunu giderecek kadar süt geliyordu. Artık o kadar gelmiyor. Vücudum bu sürecin sona yaklaştığını söylüyor. O zaman doğru zaman bu zamandır. Doğa her zaman en iyisini bilir.
DEVAMINI OKU

Lozan (Lausanne) - İsviçre

 
Yol boyu üzüm bağları şöleni var :)


Katedralin bulunduğu tepeden Lozan


Montrö'den sonraki durağımız Lozan. Cenevre Gölü kıyısında dolaşmaya devam ediyoruz.
Lozan, diğer İsviçre şehirlerine göre çok sevimli değil.
Yüksek binalar çoğunlukta ve şehir merkezinden göl manzarası pek görünmüyor.
Büyük bir şehir olan Lozan, 1. ve 2. Dünya savaşları sırasında birçok milletlerarası barış anlaşmalarının yapıldığı yer.


Dikkat Çeken Noktalar: 
Tarihi şehir merkezi, 
13.yy.dan kalma katedral, 
Lozan Antlaşması'nın imzalandığı "Rumini Sarayı": Antlaşmanın imzalandığı yeri görmek istiyoruz ama malesef ziyarete açık olmadığı için göremiyoruz.
Lozan tarih müzesi,
Ouchy’de bulunan Olimpiyat Müzesi,
İtalyanlar ile yaptığımız Uşi antlaşmalarının imzalandığı “Ouchy Beau Rivage Hotel
Rumini Sarayı ve sağ arkada Katedral
 

Sarayın girişi
Kapısı :)
 


 
Hatırlatma: 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, 1. Dünya Savaşı sonrası geçerliliğini koruyan tek antlaşma. 
Ouchy (Uşi) denilen liman bölgesi ile Lozan arasında yaklaşık 10 dakika süren bir metro mevcut. Garın önünden kalkan otobüslerle de gidilebiliyor. Uşi göl kıyısında. Garın bulunduğu alan ile göl kenarı arasında şehrin yerleştiği bölge, oldukça eğimli ve yükseklik farkı bir hayli.
Tipik bir Fransız şehri olan Lozanda, ufak yol üstü pastaneleri ve sandviç satan büfeleri meşhur. 
Göl kenarındaki Ouchy, parkları, kafeleri ve otele dönüştürülmüş küçük şatosu ile şehrin en hareketli bölgesi. 
Şehir Fransa ve kuzey Afrika'dan çok göç almış. Afrika kökenliler meydanlarda pazarlar kurup eşya satıyorlar. Gelir seviyesi Cenevre'ye yaklaştıkça düşüyor.








Festival ilanı, bayıldım :)
DEVAMINI OKU

21 Aralık 2013

Montrö (Montreux) ve Chateau de Chillon - İsviçre


Masal gibi

Rüya gibi

Şatonun girişi

Ortaçağdayız sanki
Meyriez'den yola çıkıyor ve Cenevre Gölü'ne kadar yol alıyoruz.
Uzun bir görecek yer listemiz var.
Hepsi Cenevre Gölü kıyısında.
Artık İsviçre'nin Fransız bölgesindeyiz.
Fransızca ilk tercih edilen dil konumunda.
Montrö ile başlıyoruz.
Şehir merkezinde bir tur attıktan sonra göl kenarındaki ünlü şato Chateau de Chillon'a (Şato dö Şillon diye okuyun) ulaşıyoruz.
Gördüğümüz en güzel şatolardan biri burası.
Manzarası, konumu harika.
İçi çok güzel restore edilmiş, gezmesi çok keyifli.
Dışı da bakmaya doyulmaz bir manzara.
Al kitabını, kahveni, akşama kadar keyif yap.
Bir de şansımıza katalog çekimi yapan bir ekibe denk geldik; eski tip bir yelkenlinin içinde gelin ve damat vardı. Şatonun görüntüsü ile birlikte tam bir masalın içindeymişiz gibi hissettik.
Hava da çok iyiydi, güneş tüm yüzünü gösterdi.
Yarım günümüzü seve seve geçirdik orada.
Şimdi fotolar ve sonrasında çevre ile ilgili bilgiler :)

Montrö'ye bakış

Ağaç kesmeden de yol yapılabiliyormuş

Yeşili sev, doğayı koru

Yansıma
Şatonun içinden manzara


Montreux lüks otelleriyle Fransız sahil kasabalarına benziyor. Manzarası harika. Temmuz ayında çok meşhur bir caz festivaline 2 hafta ev sahipliği yapan kasabada bu tarihlerde yer bulmak imkansız oluyormuş.
Freddie Mercury'nin Cenevre Gölü kıyısında yer alan heykeli de bu civarda.
Montrö anlaşmasının imzalandığı “Fairmont Hotel” de görülecekler arasında.
İçeride bir oda


Bambino bölge haritasına bayıldı, her yeri gezdikten sonra tekrar geldi :)



Kapıları çok sevdiğimi söylemiş miydim?

Boy boy, desen desen sandıklar var şatoda. Çok güzeller.

Böyle banyo yaparlarmış

Yine bir kapı..

Seç beğen al :)

O zamanların lavabosu, yatak odasının bir köşesinde

Ahşap oyması ayrı güzel, ışığı ayrı güzel, çok sevdim bu köşeyi

Kapı kapı kapı..

Renklerin güzelliğine bakın.



Şatonun iç avlusu
Château de Chillon: Montrö’nün sembolü. Turistlerin uğrak yeri olan şatoya 9'da gidebilirseniz ilk ziyaretçilerinden olup kalabalığa kalmazsınız. Karşılaştığımız öyle şiirsel bir güzellik ki nefeslerin kesilmemesi mümkün değil. Güney Fransa sahillerini andıran Montreux sağımızda, pastoral bir görünüşe sahip yemyeşil kırlar solumuzda, Fransa’nın meşhur Evian sularının çıktığı dağ bütün ihtişamı ile önümüzdeki şatonun fonunda, hafif bir sis perdesinin yarattığı romantizm etkisi ile adeta impresyonist bir manzara tablosunda, nereye bakacağımızı şaşırıyoruz.
Bayıldım bu kapı kilitine

Kendisini göremedik ama yaptığı evi hayranlıkla seyrettik. Muhteşem.

Masal yelkenlisi

Dağlara giden patika. Çıktık tabi :)

Huzur köşesi..
Chateau de Chillon, İsviçre şatolarının en ünlülerinden, Chillon kayası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şatosu. Şato gölün yanındaki büyük bir kaya parçasına inşa edilerek denizden ve dağdan gelecek bütün tehlikelerin gözlenmesine imkan sağlamış. Şato Montreux'dan yaklaşık 3 km ileride bulunuyor. Şatonun inşa edildiği tarih kesin olmamakla birlikte 1160 veya 1005 olarak tahmin ediliyor.12 .yüzyılda savoy hanedanın evi olarak kullanılmış. Sion Piskoposluğu’na ait olan şato, Savoy dükleri zamanında genişletilmiş. Byron‘ın 1816 da yazdığı ”The prisoner of Chillon” (Şilon mahkumu)adlı şiirin kahramanı, İsviçreli tarihçi ve vatansever François Bonivard, 1500′lü yıllarda bu şatonun mahzeninde mahkum olarak kalmış. Kaldığı yerdeki izlerini görmek mümkün. Romalılar ilk önce dağların ve gölün arasında dar bir yol açarak, St Bernard geçidi yapılana kadar İtalya bağlantısını bu yol ile sağlamışlar. Yıllarca stratejik bir öneme sahip olan şato şimdi müze olarak kullanılıyor. 

Çekmeye, bakmaya doyulmayan görüntü


Karşısı Fransa

Ağacın güzelliği..



St.Bernard Köpek Müzesi (Musée et Chiens du St.Bernard) – Martigny (Montrö’ye yarım saat) : Bernard ve Caroline de Watteville tarafından 2006 yılında kurulmuş olan müze, İsviçre’nin Valais kantonunda,  Martigny kasabasında bulunmaktadır. İtalya ile İsviçre arasındaki Alp Dağlarının St.Bernard geçidinde,  1049 yılından beri varolan manastırın tarihi ekseninde, bu manastırı ziyarete gelen dağlarda kaybolmuş hacıları kurtarmaları ile tanınmış, İsviçre’nin karakteristik yapıdaki köpeklerini anlatan bir müzedir. İtalya ve İsviçre arasındaki zorlu Alp geçidinde yolculara sığınak sağlamak amacıyla kurulan manastırda, St Bernard de Menthon tarafından, kurtarma köpeği olarak kullanımları 17. yy. da başlamıştır. Müzede yapılan sergiler, St.Bernard mirasının vurgulanarak, İsviçre’nin evrensel bir simgesi olmuş St. Bernard köpeğinin teşvikine adanmıştır. Müzede ayrıca, St.Bernard köpekleri canlı olarak bulunmakta ve ziyaretçiler köpeklerle zaman geçirebilmektedir. www.museesaintbernard.ch
DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com