7 Haziran 2016

Aklımdan Geçenler


"Geçen gün, ömürdendir. Ömrünüzü boşa harcamayın"

Yıllar önce bir radyoda dinlemiştim bu sözleri. Bir reklama aitti büyük olasılıkla.
Tam da büyütüldüğüm, eğitildiğim tarza uygun düşüyordu bu cümleler.

"Boş durma... "
"Devamlı çalış..."
"Çalıştığın şey kendine ve başkalarına fayda sağlasın, artı değer üretsin..."
"Faydalı olursan içsel tatmini bulursun ancak..."
"Yaptığın şey sana bir şeyler öğretmeli..."
"Eğlenmek bir nevi boşa harcanan zamandır... Yaptığın iş hem faydalı hem de eğlendirici ise başka..."
"Bir amaca hizmet etmeli eylemlerin... Yüce bir amaca..."
"Hayat ciddiye alınmalıdır..."
"Hayat çok kısa, boşa harcanmamalı hiç bir anı..."
"Eğlenme amaçlı bir hayatın içi boştur.. Yazık edilmiş hayattır o..."

Açıkça ve zımni olarak bunlar söylendi bana. Genelde zımni olarak :)
Bunlar bilinçaltıma yer eden sözler oldu. Açıkça söylenmese bile...

Hep çok ulvi bir amacım olacağına şartlanmıştım. Çok büyük bir amaç için çalışacaktım ben. Başkalarına faydalı olacaktım ama böyle büyük büyük işlerde. Büyük projelerde, vizyon yaratacaktım belki. Lide olup yol açacaktım insanların önünde. Başkalarının hayatlarını iyileştirecektim her ne yapıyorsam. 

Bana böyle söylenmese bile bir şekilde böyle kurmuştum hayat yolumu.

Oysa hayatın küçük küçük anlardan oluştuğunu, her an her nerdeysem ve her ne yapıyorsam aslında hayattaki en önemli şeyin o an yaptığım şey olduğunu, büyük kalabalıkları yönlendirmenin bile aslında tek bir kişiden başladığını, en büyük projede bile çalışssan sadece bir kişilik iş yapabileceğimi, yani sadece bütünün minik bir parçası olduğumu ama bunun da çok değerli olduğunu, bazen bir kalbe dokunmanın çok büyük farklar yarattığını, kelebek etkisi denen şeyin gerçek ve mümkün olduğunu, beklentilere dalarak yaşamanın acı verdiğini anlayacaktım deneyimlerim arttıkça. Hatta bunları hala anlamaya çalışıyorum da diyebilirim :) Psikeart'ın "Tembelliğe Övgü" sayısını okuyup bitirdiğimde bile tembelliğin gerçekten iyi bir şey olabileceğini sorguladığım hatırlıyorum. Sorgulamıştım ve tembelliğin de gerekli olduğuna, tembelliğin de ihtiyaç olduğuna kanaat getirmiştim ama bunu içselleştirmemiştim.

Bu noktada okumanın, anlamanın, bilmenin içselleştirmekten ve fark etmekten ne kadar farklı olabileceğine değinmeli... Artık eskisi gibi okumuyorum. Aslında kişisel gelişim, psikoloji, doğal yaşam, alternatif tıp gibi konularda çok fazla bilgi sahibi olduğumu söyleyebilirim. Bu konularda çok fazla şey okudum, çok fazla kişiyle tanıştım, onları takip ettim. Ama şunu fark ettim ki; bilmek önemli değil; önemli olan ne kadarını içselleştirdiğin yani hayatında bifiil uygulamaya koyduğun. Uygulamaya koymadığın, benimsemediğin bilgi aslında çöpten başka bir şey değil. Bir nevi yük aslında. Biliyorsun ama uygulamıyorsun. Glutenin bana yararı olmadığını bilerek koca bir bazlamayı mideye indirmem gibi bir şey bu :))

Hayatın tek bir doğrudan ibaret olmadığını idrak ettim artık. İnanç kalıplarımı masaya yatırdım, neye neden inandığımı sorguladım, hala da sorguluyorum. Bu noktada kimseyi yargılamamam gerektiğini, herkesin kendi doğruları olduğunu, herkesin bir eylemi yaparken kendince sebepleri olduğunu, herkesin kendi bilinç seviyesine uygun yaşadığını sindirdim. Yazması, söylemesi çok kolay olan şeyler ama inanın benimsemesi, uygulaması o kadar kolay değil bunların.

Artık biliyorum ki herkesin yaptığı iş değerli. Çoook büyük insanlar olmaya gerek yok. Olman gerekiyorsa olacaksın zaten :) Hayat seni olman gereken yere götürecek. Yeter ki almaya açık ol. Hayat sana o kapıyı açtığında kapıyı fark edip içeri girmeye istekli ve hazır ol. Her anlamda kendini olasılıklara aç. Hiç ummadığın yerden hiç ummadığın deneyimler çıkabilir. İhityacın olan her ne ise sana geliyor. Ve nerde, ne zaman, ne yapıyorsan yap, bil ki o anda onu yapman senin için en hayırlısıdır. O nedenle yaptığın şeyi iyi yap. 

Nerede olduğun, kimlerle çevrelendiğin bir noktadan sonra önemli değil. Önemli olan senin kendinle olan ilişkin. Zihninin ne kadar sağlıklı ve berrak olduğu. Çünkü nereye gidersen git o zihinle birliktesin. O nedenle fiziksel çevreni değiştirmekten ziyade zihnini değiştirmekle ilgilen. Zihnini eğitmek en büyük kazancın. Onu eğittiğinde tatil yapma isteğin hiç olmayacak çünkü nereye gidersen git, nerede olursan ol hep neşeli olacaksın :)

Eğlenmek de önemli. Tembellik yapmak da. Boş boş oturmak, hiç bir şey yapmamak da önemli ve değerli. "Faydalı işler yapanların kendi kendilerine oldukları her an, boş zamanları, hatta uykuları bile ibadetten sayılır" demişti bir üstad. Bunları da önemsemeli. Bunları da yaşamalı. İnsan önce kendine şefkat göstermeli ki başkalarına da gösterebilsin.

Arınma zamanı şimdi. Değerli Ramazan ayı.

Bambino bana "Ramazan'ın Türkçesi nedir?" diye sordu geçen gün. Cevap veremedim, bilmiyorum çünkü.
İşte cevabı :)

Ramazan “yanmak” demektir:

“Ramaz” kelimesi güneşin sıcaklığının şiddetinden gayet kızmasıdır ki böyle pek kızgın yere “ramda” denir. “Ramazan” “ramda” mastarından “yanmak” manasına gelir. Yani kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak demektir.
Bu aya “Ramazan” denmesinin bir sebebi; bu ayın günahları yaktığıdır.
Bu ayda açlık, susuzluk hararetinden ıstırap çekilir. Veyahut oruç hararetinden günahlar yakılır. (Elmalılı Hamdi Yazır)

Ramazan “yağmur” demektir:

Yaz sonunda güz mevsiminin başlangıcında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına gelen “Ramadiyu” mastarından gelir. Bu yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi şehr-i Ramazan da ehl-i imanı günahlardan yıkayıp kalplerini temizlediği için bu isim ile isimlendirilmiştir. (Elmalılı Hamdi Yazır)

Hayırlı Ramazan'lar...

Kaynak buradan

2 yorum:

  1. İrademize sahip olmak tam da bu ayda öğrenilecek, uygulanacak bir şey. Sabretmek, kendine hakim olmak, duygularını, isteklerini kontrol etmeyi öğrenmek. Bunada da kişisel gelişim kitapları ne çok amabbanabhepsi boş geliyor. Mükemmel insan olmaya çalışırken kendini eksik hissetmekten başka bir şey değil sanki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, tam da zamanı bence de, yeni bir başlangıç için bundan daha güzel bir zaman olamaz herhalde :) Kitaplar bir yere kadar faydalı ama aslolan kişinin irade gösterip değişime açıık olması ve öğrendiklerini uygulayarak hayatının bir parçası haline getirebilmesi.
      Sevgiler :)

      Sil

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com