4 Haziran 2015

Bambino 56 Aylık

Bambino bu aralar dualite dönemine girdi.
Yani bir yandan anneye feci halde bağımlı, anne yanında olsun istiyor her daim.
Diğer yandan ise arkadaşlarıyla olmak, onlarla oyun oynamak istiyor devamlı.
Eğer arkadaşlarıyla oynarken anne yanındaysa Bambino havalarda uçuyor :)
Tabi her zaman bu mümkün olmuyor, olmadığı zamanlarda hangisi eksikse onu düşünüp üzülüyor.

Üzülmek için sudan sebepler yetiyor bazen Bambinoya.
Evde devamlı "Elindeki ile mutlu olmayı öğren" konuşmaları yapıyoruz, henüz işe yaradığınğ görmedim. Ama azimliyiz :)
Depodan bisikletini çıkartırken kaybolan bir oyuncağı aklına gelip üzülüyor mesela.
"Bisiklete bineceğine sevin" diyorum ama nafile. İlle de kaybolan oyuncak. Başlıyor dedektifliğe: "Kim aldı, kim kaybetti, nerede kayboldu, yenisini alalım..."
Bazen hiç bir şey yapmıyorum, üzülmesinin bitmesini bekliyorum.

Dediğim gibi, arkadaşları pek bir kıymetli Bambinonun.
Geçen gün yanıma gelip dedi ki:
-Anne, Kaan haklı... Evet, evet, anne Kaan haklı.
-Kaan haklı demek. Hangi konuda haklı?
- Pusetler bebekler içindir, ben bebek değilim, o nedenle artık pusete binmek istemiyorum.
-Ama uzak yerlere giderken yorulunca pusette oturuyorsun. İyi değil mi bu?
- Hayır, ben artık yürüyeceğim. Puset istemiyorum.

Gayet kesin ve net bir şekilde arkadaşının fikirlerine bizimkinden daha çok değer vermeye başladığının kanıtıdır bu durum :)
Ne diyeyim, kojonun dediği gibi: Allah iyilerle karşılaştırsın!

Bambinonun kardeşi ile arası iyi. Onu seviyor ve kolluyor. Maşallah diyoruz :)

Bambino artık hareketli oyunları seviyor. Ancak bu şekilde enerjisini atabiliyor ve gece iyi uyuyor. Eğer gün boyu koşturmadıysa ya da arkadaşlarıyla oynamadıysa o gece birkaç kere uyanabiliyor, gözlemlerim bu yönde. Yakında okullar kapanınca ne yapacağım bilmiyorum..

Bayağı bayağı okuyor bizimkisi. Tabelalar, broşürler, afişler, seçim pankartları, ne bulursa :) Bir sürü yeni şey öğreniyor tabi, hatta bizim kaçındığımız bazı gerçekleri kendi kendine keşfetmeye başladı. Yapacak birşey yok, hayatı öğreniyor tonton :)

Kızgın öğretmenleri sevmiyor bizimki :) Kızan bir öğretmen gördüğü zaman ondan ilelebet soğuyor, yanına bile yaklaşmak  istemiyor.

Evde de baba ona kızınca koşarak yanıma geliyor, "Kızmadan söyleseydi" diye ağlıyor.. Hassas minnoş..

Bambinonun hayatını en çok kendi zorlaştırıyor, bence bu böyle sürüp gidecek :) Kendine ettiği eziyeti kimse etmeyecek ona :)
Geçen günkü diyaloğumuz şöyleydi:
- Anne, odama şifre koydum. Bundan sonra şifreyi söylemeden içeri girmek yok. Odamdaki kuralları ben koyarım.
-Peki oğlum, nasıl istersen. Şifre nedir?
- 05001580
... Aradan zaman geçer, uyku vaktinde ben Bambinoyu uyutmak üzere odaya giderim..
-Anne şifreyi söyle, öyle gir.
- Hmmm, şey, 050008*??? neydi, böyle miydi?
-Hayır anne, bilemedin, giremezsin o zaman.
-Ama oğlum, seni uyutmam lazım, sonra kardeşini uyutmaya gideceğim.
-Ama olmaz, yanlış söyledin şifreyi.
-Peki o zaman, sen kendin uyu bugün (işime de gelir :P )
- Hayır, sen gelmeden ben uyumuyorum!
- Ama şifreyi hatırlamıyorum işte!
- Beynine sor anne, o sana göndersin şifreyi.
-Tamam, sorayım ama bu biraz zaman alabilir. O zamana kadar ne yapacağız?
-Ben de uyumam o zamana kadar.
- Oğlum uyku vaktin geldi de geçiyor bile. İzin ver bu seferlik gireyim.
- Olmaz anne, şifreyi söylemen lazım.
- Oğlum hayatı zorlaştırma ikimize de !!%#?*!

Aynen böyle işte!

Bir de zaman yolculuğu muhabbetimiz var. Bambino kafasındaki gibi yaşayamadığı her an için geçmişe dönüp o anları tekrar yaşamak istiyor ve bunun için deli gibi ağlıyor her seferinde. Bir defasında dedim ki: "Tamam, bilimadamları zaman yolculuğunu buldukları zaman o anlara geri dönüp dediğin gibi yaparsın, tamam mı? Şimdi biraz sakinleş bakalım" O konuşmadan beridir bu tür durumlarda ağlamayı kısa kesip "Zaman yolculuğu çıkınca bu ana geliriz dimi anne?" diyor. Ben de "Tamam, listeye ekle" diyorum. Şimdiden liste feci kabarık duruma geldi bile :) Bir keresinde de "Oğlum geçmişe gidip olayları değiştirmekten bugünü yaşamaya vaktin kalmayacak" dedim, ona da ağladı. Ben de sustum. Artık demiyorum. Acaip taknıtılı çünkü. İlla onun istediği şekilde tepki verilecek, konuşulacak, oyun oynanacak. Başka türlüsüne tahammülü yok. Bir ara psikoloğa bile götürmeyi düşündüm ama okul öğretmeni bunun normal bir dönem olduğunu ve geçeceğini söyleyince vazgeçtim. Yoksa böyle biriyle yaşamak hiç kolay değil inanın!

Neyse.. Okul tatili yaklaşırken okul gezileri tüm hızıyla sürüyor. Piknikler, kermesler, sergiler.. Bu ay epey sosyal geçti anlayacağınız. Bu anlamda pek çok ilk yaşadı Bambino. Servisle okul gezilerine gitmeyi pek sevdi. Bir defasında kardeşi nedeniyle biz arabayla gitmiştik, epey ağladı. Şimdi kendi servisle gidiyor biz de gitsek bile. Serviste de emniyet kemeri takan tek çocuk bizimkiymiş. Ayrıkotuyuz ailecek :)

Özgüvenli, hassas, kuralcı, arkadaş canlısı, anneci, gezmeci, çözümcü, patron kılıklı, dipsiz kuyu gibi yiyen ama gram kilo almayan -çiroz, kendinden 2-3 yaş büyüklerle takılmaya bayılan, takıntılı, kaygılı Bambinom benim :) Seni çok seviyorum!

0 kisi demis ki::

Yorum Gönder

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com