Bambino 26 aylık oldu a dostlar :)
Artık karıştırmaya başlıyorum, sayılar giderek artıyor ve konuşurken 26 aylık yerine 2 yaşında demeyi tercih ediyorum. Böylesi daha kolay :)
Bambino hala emiyor, emerek uyuyor. Ben ortamda yoksam başının çaresine bakıyor. Mesela bakıcı teyzesiyleyken yatağına yatıp bir iki şarkıdan sonra dalıp gidiyor hiç naz yapmadan. Babasıyla ise toplu taşıma araçları ya da araba koltuğunda uyumayı tercih ediyor.
En sevdiği renk yeşil ve mavi.
Renkleri ve 10'a kadar saymayı biliyor.
İngilizce olarak 5'e kadar sayıyor. Ne yaptığını biliyor mu emin değilim ama :)
Hareket etmeye bayılıyor. Arabada giderken inip yürümek isteyebiliyor.
Her gün dışarı çıkıyor. Yağmur kar fark etmiyor ona.
Anne babayla iken çorba içmeye nazlanıyor. Sebze yemeklerine de ara sıra göz kırpıyor, dalgalı bir ilişki içindeler.
Ete düşkünlüğü eskisi kadar değil ama hala çok seviyor.
Karbonhidrat ihtiyacı hareket etme isteğiyle bağlantılı olarak arttı. Makarna, pilav, patates, hiç bir şey yoksa boş ekmek yiyor.
Kahvaltıda peynirli omleti seviyor.
Çok şükür iştahı iyi.
Uykular parçalı bulutlu.
Pedalsız bisiklet aldık geçen ay, I.mag.in.ar.i.um'dan, Ne.om.o.t.o model. Kendi başına inip binebiliyor, çok sevdi. Hava iyiyse dışarıda, diğer zamanlar evde sürüyor.
9 parçalık bir yapboz aldım ama henüz tam yapamıyor. Evde Tet.h.y.s'in tamamlama kartları var, onlara da ilgi göstermiyor henüz.
El sanatları olayına da henüz girmedik, biraz daha bekliyorum. Belki gelecek ay başlarız.
Küçük araba koleksiyonu her geçen gün artıyor. Kamyonlar, arabalar, çekiciler, tırlar, tankerler... Ev araba doldu. Hepsinin kimden geldiğini biliyor, her arabanın özelliklerini biliyor. Her gün bir yada birkaç tanesini yatağa götürüyor, birlikte uyuyorlar.
Yine te.t.hy.s'in araç kartları var evde. Küçüklüğünden beri çok seviyor. Elinde paralandı resmen, kartonları yırtıldı, kutunun kapağı kıvrıldı:
Evdeki ıvır zıvırla oyanamayı hep sevdi, hala seviyor. Geçen gün bakıcı teyzesi kendine 5'li iplik seti almış. Bambino elinden düşürmedi 3 gün boyunca. Tabi sonunda hepsi kayboldu :))
Mutfaktaki silikon fırça ve spatula en sevdiği aletlerden. Sepetine koyup bütün evde gezdiriyor onları.
Legoları seviyor bir de Bambino. Kule yapıyor, merdiven yapıyor, hayvan yapıyor. Bu aralar sulama kovası yapma derdinde. Eline ne geçerse şöyle bir şekle sokup "Sulama kovası yaptım" diyor :)
Konuşma konusunda oldukça başarılı bizimki. Hele uykusuz kalırsa resmen çenesine vuruyor. Başlıyor eskilerden anlatmaya. Ne ayrıntılar çıkıyor, ne anılar hatırlıyor şaşıp kalıyoruz karşısında.
Hayali oyunlara da başladı. Babası sayesinde öğrendi onu da. Babası "Hadi şu yastık trafik ışığı olsun." "Hadi Bambino tramvay şoförü olsun." "Şu şu olsun, bu bu olsun" diye diye Bambino da olayı kaptı :) Kendi kendine oyun kuruyor, bizi de dahil ediyor. Doğaçlama oyun oynuyoruz akşamları. Dün akşam "Ben kırmızı ve yeşil ışık yapıyom" dedi mesela :) Kırmızı ışık yanınca duruyor, yeşil ışık yanınca geçiyor (var gücüyle koşturuyor ortalıkta :P)
Bu ara yeni kitap pek almadık. Evde Bambino daha doğmadan aldığım bir çoğu Tübitak yayınları olmak üzere bir yığın kitap var, evirip çevirip okuyoruz onları. Geçen ay aldığım tek kitap İş Bankası yayınlarının hareketli kitaplarından Hareketli İnşaat. Ona da iki kez ancak bakmıştır, sevmedi galiba, koydu kenara.
Haftasonları Mu.sic To.get.her müzik grubuna gidiyor babasıyla. Ben de genelde spora gidiyorum o vakit :) Orayı çok sevdiğini anlıyorum. Evde müzikleri dinlerken "Babba, biz seninle bunu söyledik" diyor, hatırlıyor hepsini. Her şarkıda yapılan hareketleri tekrarlıyor. Orada çok mutlu :)
Bir de indirim kuponu ile aldığım jimnastik olayı var Bambinonun. Haftaiçi Salı günleri oyun grubuna, haftasonu da jimnastiğine gidiyoruz. Orayı da çok benimsedi, gidince özgürce oynuyor, koşuyor, dans ediyor, evi gibi görüyor orayı. Her hafta başka bir jimnastik parkuru hazırlanıyor; takla atmaca, sürünmece, zıplamaca, denge tahtasında yürümece, her şey var :) Parkuru birkaç tur tamamladıktan sonra oyuncakları döküyorlar ortaya, bir süre de onlarla oynanıyor. Bambino tüm oyuncakları çözmüş bile, hepsini biliyor. Yer bize çok yakın olduğu için kolaylıkla gidip gelebiliyoruz. Neresi diye soranlara: Smile.kids.gym :)
Babasının cep telefonundan kendi videolarına ve resimlerine bakmaya bayılıyor. Kojo eve gelir gelmez başlıyor: "Babba, L. ile Bambinoyu aç" Açana kadar başından ayrılmıyor babasının :) Amsterdam'da ve Londra'da gittiği yerleri, gördüğü insanları izlemek istiyor. Oraları anlatmamızı istiyor. En çok tramvay hikayelerini dinlemeyi seviyor. Babasıyla evde canlandırıyorlar hatta.
"Anne işe git" diyor sabahları artık. Sonra da ekliyor: "Ben anne için ağlamıcam"
Bilmiyorum, bastırıyor mu duygularını acaba? "Ağlayabilirsin oğlum, ağlamak iyidir, rahatlatır" diyorum. Bana cevabı "Ağlamak kötüdür" oluyor. Bakıcı teyzesinin telkinleri mi, yoksa 2 yaş sendromu belirtileri mi çözemedim. Ama ağlayacağı varsa bile kendini tutuyor sanırım. Ve bu hiç hoşuma gitmiyor, doğruya doğru. Elimden de birşey gelmiyor işte :(
Ona kızdığım zaman "Anne kızmadı, anne Bambinoyu seviyor" diyiveriyor. Ne diyeceğimi şaşırıyorum. "Evet seni seviyorum ama bu hareketine kızdım" diyorum. Yine aynı şeyi söylüyor: "Anne kızmadı, anne beni seviyor"... Çok hassas yavrum.
Geçen akşam benim birikmiş stresim ve yorgunluğum Bambinonun bir hareketiyle gözyaşları olarak kendini gösterdi. Bambinoya kızmıştım, başladım ağlamaya. Beni ağlar görünce o da başladı ağlamaya. "Anne yavaş ol" dedi defalarca. Meğer "Anne, alçak sesle konuş" demek istermiş. Önce anlamadım, anladığımda ise daha çok üzüldüm. Neyse, ağlama seansı bitince biraz sohbet ettik ve Bambino uyudu. Ama o gece benim için çok kötü geçti. Onun yanında bağıra çağıra ağladığım için çok kızdım kendime. Onu üzdüğüm için çok üzüldüm ve yaşadıklarının kötü bir etkisinin üzerinde kalmamasını diledim. Sonra kendime döndüm, niye ağladığımı sorguladım. Altından ne çıktı biliyor musunuz: Ben yorgun ve uykusuz olduğumda dokunulmak istemiyorum. Kimse bana yaklaşmamalı öyle anlarda. Bambino da tam böyle bir anda uykusu geldiği için m.e.me emmek istedi doğal olarak. Ve ben başka birinin bana dokunmasından hiç hoşlanmadım. Çünkü emerken diğer eliyle de diğer m.e.me ile oynuyor bizimki. Bu durumdan kurtulamadığım için bir anda patladım ve ağlamaya başladım. Bambino neye uğradığını şaşırdı tabi. Olayı bu şekilde psikanaliz ettikten sonra ne yapabileceğimi düşündüm. Aklıma böyle zamanlarda birilerinin yanımda olmasının iyi olabileceğinden başka bir çözüm gelmedi. Belki Bambino başkası ile biraz vakit geçirirse ben o sırada biraz kendime gelirim, dinlenirim ve Bambinonun karşısına daha dayanıklı çıkabilirim. Tek üretebildiğim çözüm bu oldu. O da her zaman olamaz, biliyorum. Var mı önerisi olan?
Not: Oğluşum, tatlı fındığım, güzel kuzum, bu ayki yazının sonu pek iç açıcı olmadı, biliyorum. Ama bende kalsın istemedim. Hayat hep toz pembe değil. Ve ben annenin hissettiklerini bil istedim, eğrisiyle doğrusuyla. Her zaman yapmam bunu ben. Ketumum, evet. Ama bu sefer yazmak istedim. Öyle işte.